20.8.11
PRENSES OLMAK İSTİYORUM
HoLiFaKiNgŞit! Terbiyem elvermediğinden ingilazca küfrettim sayın okurlar. Bu itirafı sizler gibi ben de beklemiyordum. Onun şoku içerisindeyim. Çöp sevgim, eski mahallelerin sokak aralarındaki sinekli bakkallarda derin araştırmalar yapmaya sevkediyor bedenimi. Bir biriktirme hastalığım olduğunu söyleyemem doğrusu. En azından koleksiyoner tanımındaki gibi düzenli bir biriktirme sevdam yok. Yalnız işte bu tip, kendimin bile tam olarak tanımlayamadığı "şey"leri bulmak, inanılmaz bir haz veriyor bana.
Benim hiç Barbie'm olmadı aĞbi, biliĞyor musun? Barbie'nin karşı grubundan bir Sindy hatırlıyorum ama, küçükken başta bebek olmak üzere hiçbir oyuncağa bir düşkünlüğüm olduğunu hatırlamıyorum. Sadece çok çok küçükken mavi bir tavşanım olduğunu, hatta onu bir ara şirinlerle karıştırdığımı hatırlıyorum. Tabii hiç oyuncağım yoktu demiyorum, yanlış anlaşılmasın. Sadece öyle aman aman şuyum olsun buyum olsun dememişimdir (Emin olsam bir de...). Ben oyunlarda kimsenin istemeyeceği rolleri üstlenmeyi seven, ortada biri kırık iki bebek varsa kırık olanla oynamayı tercih eden, bu uğurda inat bile edebilecek kadar "uyuz" bir çocuktum, itiraf ediyorum. Sağlam bir bebekle oynanacak oyunların kısıtlı olduğunu farketmişim demek ki! Halbusu kırık bir bebekle gerçeküstü oyunlar oynanabilir, öyle değil mi? Değil mi?..
Mint miydi minti miydi? Ondan çıkan Bülent Ersoy, Zeki Müren resimlerini görmüş kadar sevindim Sally Surrrprise'ı görünce. Hem oyuncaklı hem koleksiyonlu hem de etiketli bir sakız, daha ne olsun? Lâkin sakızı çiğnemeye korktum doğrusu. Zehirlenirim mehirlenirim, neme lazım. Yani hem nostaljik duygusallık hem de burjuvazik iğrenti. Çelişik çekilişle bir okuruma armağan ediyorum...
Etiketler:
eften püften
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Boş işler bunlar...
5 yorum:
"Prenses Olmak İstiyorum" deyu başlık görünce ne yalan söyleyim..
Yazını okumadım da önce..
Gözlerimi kapadım..
"Allahım lütfen.." dedim ne demekse..
Sonra..
Üç kere "Hayırdır inşallah!" dedim..
Ne bileyim?
Bir an ninjalıktan vazgeçtin zannettim..
İnanamadım kendime Tuğba..
Fena halde korktum nedense..
Neyse:))
Başlığın ilk izlenim üzerinde ne kadar etkisi var değil mi? :-)
Hele..
Bencileyin dikkat dağınıklığı olan biri için dondurucu olabilir:)
Sadece oraya zumlanır öyyyylee donakalırım.. kalakalırım..
"Zarfa değil mazrufa bak" haybeye dememişler.. Ben zarfa takılıp kalan.. Mazrufa geç bakanlardanım. Olsun!
Şaşırmayı severim nasılsa..
En sonunda tabii.. Şaşakalırım:))
Evet, ben de resimdeki kutuyu gördüğümde aynen öyle şaşakaldım.
Hayırlısı... :-)
Bence yakında öğrenci möğrenci kalmayacak. Hasta oluyorlardır eminim öğrenci indirimine.
Yorum Gönder