18.8.09

NİNJAYA GİRİŞ: DERS III / NINJA III:THE DOMINATION

Blogun adını Ninja koymuşum, gel gör ki hiç Sho Kosugi filmi yazmamışım. Bu ne menem Ninjalıktır ey okur, sorarım sana? Ayıbımdan kurtulmak üzere hemenCACIK en sevdiğim Sho Kosugi filmini patlatıyorum. Üçleme olarak bilinen Ninja serisinin ‘resmi’ son ayağı Ninja III: The Domination. Sevme nedenlerimi birbir açıklayacağım ey okur, heyecan yapma. Ama daha önce, neden üçleme, ona değineyim. Daha doğrusu bilmediğim için fikir yürüteyim.

Aksiyonuna kurban olayım

Şakacı Kosugi, yine de en ciddi olduğu filmlerden birinde...
Zamanında kardeş ah’larına, ağbilerden alınacak intikamların çuvallar dolusu olmasına sebep olmuş, dandik aksiyonların rahmi olarak adlandırabileceğimiz Cannon Group film şirketi tarafından, Sho Kosugi adında bir ninjanın, şanlı Ninjalık makamını anlattığı filmlerin ilk üçüne, sayı itibariyle üçleme denmiş. Yoksa Ninjalık babında prensipte arada bağ da olsa, konu açısından arada bağ olan üçleme değil söz konusu film öbeği. Üçlemenin ilk ayağını 1981 yılında çekilen Enter The Ninja oluştururken, ikinci ayağı 1983 tarihli Revenge of the Ninja ve son ayağı da birazdan ayrıntısına balıklama atlayacağım 1984 tarihli Ninja III: The Domination oluşturuyor.

Yazıyı biraz daha sulandırmadan, hazır ciddiyetimi az buçuk korur vaziyetteyken Cannon Group ile ilgili insanı, bilgi manyağı yapan bir yazıyı okutmak için sizi Öteki Sinema’ya alayım. Ama bilgilendik diye hemen ciddileşmeyin tamam mı? Yoksa geri döndüğünüzde karşılaşacağınız şey, aramızda aşılamaz bir uçuruma sebebiyet verebilir.

En sevdiğim Kosugi filmi meselesine gelecek olursak-ki yarın sorsanız bir başkasını söylerim- bi tarafına şeytan/ruh kaçması alt türü ile ninjayı birleştirmiş ‘duble dandik’ bir film nasıl en sevdiğim olmaz? Üstelik Sho Kosugi’yi ‘cinci hoca’ olarak da sunan film, başyapıt diye ‘80’lerin en dantelli vitrinlerine konulmaz mı a dostlar? Hüngür faşırt gitmeden bu nadide filmin konusuna girelim.




Klasik bir Kosugi filmi olarak Ninja saldırısı ile açılan film, bu defa golf sahasında ne idüğü belirsiz zengin züppe ve sevgilisini öldüren ninjanın, polisin pususuna düşmesi ve ölmeden hemen evvel civardaki telefon hatlarını kontrol eden Christie (Lucinda Dickey)’nin ruhunu, katanasını kızın eline vermek ve gözleriyle hipnotize etmek suretiyle ele geçirmesi ile dandikusun ilk sinyalini vermiş oluyor. Lucinda Dickey hanfendiyi, deli gibi dans ettği filmlerden (Breakin) hatırlayan çıkacaktır ya, dans ile aramda kocaman bir odun olduğundan kelli hiç bulaşmıyorum o tarafa. Huu, kız arkadaşım nereye gittin? Bu tarafa, bu tarafa...


Hö? Hülya Avşar'ı görür gibi oldum...

Katanayı giysi dolabındaki üst rafa yerleştiren, telefon hatları kontrolcüsü olmasının yanısıra aerobik hocası da olduğu gözlemlenen Christie, gece olduğunda, odasında yanıp sönen spot ışıkları altında katananın büyüsü altına girecek ve ruhunu ele geçiren ninjanın, kendini öldüren polislerden intikamını alması için aracı, hatta taşıyıcı olacaktır. Polis sevgilisi dahil tüm polis teşkilatı için tehdit oluşturmaya başlayan içine ninja kaçmış Christie’yi durdurabilecek yegane kişi ise, üçlemenin her filminin ana prensibi “Bir ninjayı ancak başka bir ninja durdurabilir”i üçüncü kez ispatlamaya hazırlanan Sho Kosugi’den başka değildir.

Bilinen tüm ninja numaralarını ve silahlarını birbir sergileyen filmde şaşırtıcı olan şey oyunculukların diğer filmlere nazaran o kadar ‘nanay’ olmaması. Saçtan mıdır bilmiyorum ama Linda Hamilton ile Brigitte Nielsen karışımı bir görüntü sunan Lucinda Dickey yazının üst taraflarında belirttiğim gibi aslen dansçı. 1984-85 arası Cannon Group, ninjanın kıvraklığıyla dansın ortak noktasını göstermek gibi bir misyon mu üstlenmiştir nedir, ama bu filmdeki dans sahnesinden çok daha abuk bir sahne Nine Deaths of the Ninja ’da da bulunuyor. O filmi de ayriyeten işleyeceğim için fazla ayrıntıya girmeyeyim şimdiden. Üçlemenin ikinci filmi Revenge of the Ninja’yı da yazan James R.Silke ve yöneten Sam Firstenberg üçüncü basamağı da böylelikle aradan çıkarmışlar. Öyleyse daha fazla bıdıbıdı yapmadan başka Sho Kosugi filmlerinde buluşmak üzere burda vedalaşalım...

*Tüh! Parmak hareketlerini yapmayı unuttuk!..

Hiç yorum yok:

Boş işler bunlar...