afollama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
afollama etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8.9.11
TAKİPTEYİM BEBEĞİM
Türk filmlerinde kadınları arabayla takip etme sorunsalı konulu bir çalışma hazırlamaya karar verdim. Ama Aile Şerefi filminden kırptığım alttaki sahne kadının arabalı erkek tarafından takip edilmesinin ötesinde daha sığ bir amaç içeriyor; Çekim hatası! Bu sefer gif yapamadığım için salak gibi anlatmak zorundayım. Sahnenin en önünde, yani kadrajın altındaki hafif parlak bej renk, aslında kameranın bulunduğu araba belli ki. Sahne boyunca oyuncu kameraya doğru ilerlerken, kamera da aynı hızla geri hareket ediyor ve bunu gizlemek için hiçbir şey yapmadığı için seyirciyi konudan soyutlamakta oldukça başarılı oluyor...
24.8.11
1.8.11
ŞİDDETE UYUMLU ŞEHİR?!
Bugün öğle tatilinde Ramazan-free lokantada gazeteleri karıştırırken Sabah'ta bir noktasıyla ilginç bir haber okudum. Türkiye'de 12 kent, kadın dostu kent olarak ilan edilmiş. Son günlerde büyük bir ivme kazanmış kadın cinayetlerini aza indirgemek adına, kadınlar için kentlerde bir takım "kolaylıklar" öngören projede, toplu taşıma duraklarında 155 polis imdat numarasını arayabilecekleri telefonlar eklemek, parklarda yeterince ışıklandırma sağlamak, otoparklarda girişe yakın yerlerin kadın ayrılması vb. gibi maddeler var. Habire doğurarak nüfusu arttırmaya yöneltilen halkın bu noktadan sonra "iyileştirilmesi" mümkün olmadığından gayrı böylesi hareketlere başvurmak bir yerde iyidir. Bazı durumlar için gayet yararlı olacağına inandığım projede aklıma takılan en önemli nokta şu maddeyle alakalı;
- Kentlerde çıkmaz sokak ve aşırı kıvrımlı yollar bulunmayacak.
Kent denilen birim, bir şehrin ilk kurulduğu alan olması sebebiyle, eskiliğine binaen oldukça dar ve kıvrımlı yollara sahip olabilir. Özellikle tarihi kentlerde böylesi bir dokuyu ortadan kaldırmak, kentin kimliğini ortadan kaldırmak olacaktır. Bu madde ile amaçlanan şey ne kadar iyi niyetli olursa olsun, gerçeğe dönüştüğünde başka bir faciaya sebebiyet vereceği de açık. Hiçbir şeyi kökten iyileştiremeyen bir milletin evladı olarak merak ve hayret içerisindeyim. Yüzeysel hareketlerle devam ettiğimiz müddetçe, daha çok kadına şiddet ve cinayet haberi almaya devam edeceğiz gibi görünüyor.
31.7.11
ππ'Lİ YAZAR, ππ'SİZ YAZARI DÖVER (Mİ?)
Gün geçmeden bir diğer cinsiyet imlemesi. Radikal Cumartesi Hayat Eki. Haber yapan sevgili kardeşimiz, Fotoğrafta ilgili kişinin kadın olduğunu görebiliyoruz çok şükür. Üstelik Aida Begiç'in cinsiyetini belli etmeden yazında ilk olarak ne güzel geçirmişsin adını. N'oldu da sonradan "dur şunun bir de cinsiyetini ekleyeyim" dedin? Bu ne aymazlık, ne dikkatsizlik, ne saçmalıktır! Erkek milleti için iki cinsi, dillendirmeden ayırmak bu kadar zor mu? İllâ kelime mi kullanmak gerek? ππ'miz yok diye eksik mi hissetmeliyiz?
Bİ DE KONUYA GELEBİLSEYDİN!!!
Oda yayını iyice çığrından çıkmış. Sol sütunun tamamını ve yandaki sütunun yarısını işgal eden haberde altı üstü "YEM, kitaplarını Mimarlar Odası'na bağışladı" diyeceksin kardeşim. Ortamı yoktan yere duygusallaştırmaya ne gerek var? Biz size böyle geyikli yayın yapasınız diye mi para ödüyoruz?..
30.7.11
%100
Bazı insanları ayak seslerinden, bazılarını yürüyüşlerinden, bazılarını abuk sabuk hareketlerinden tanıyorum. Bazıları ise daha şanslılar. Yaklaşık 10 yıldır tek kelime laf etmememe rağmen, 1 yıl kadar kısa bir süre haşır neşir olup, 10 yıl sonra bir fotoğrafta sadece kafasının arka tarafından tanıdığım insanlar da var. Ee, bir yıl boyunca önümdeki masada diğer öğrenciye tashih verirsen böyle olur. İnsanları yüzlerinden değil de arkalarından tanımak/hatırlamak da bambaşka bir yetenek olmalı!
Aylık ya da iki haftalık (o kadar ilgisizim ki, süresini bile hatırlamıyorum) Mimarlar Odası Yayını'nı okurken yeni bir teknik geliştirdim. Zamanım çok değerlidir efendiler. Öyle önüme gelen herşeyi okuyamam artık. O yüzden elimde bir kalemle kelime seçerek görünürde yüzeyden, derinde ise oldukça etkili bir okuma yapmaktayım. Bakın, mesela size o kadar yüzeysel gelen okuma şeklimde hemen, yine aynı üniversitenin bir başka "güzide" hocasının yapmış olduğu bu konuşmadaki dangalakça bir ifadeyi algılarım anında yakaladı. "Bayan mimar Hadid" ne demek Sayın Dora? Orada tasarımı yapan Calatrava olsaydı misal, ona da "Erkek mimar Calatrava" diyecek miydiniz?
Psikoseksüelmanyakçahareketederekinsanıçilendençıkarasıcalar...
Aylık ya da iki haftalık (o kadar ilgisizim ki, süresini bile hatırlamıyorum) Mimarlar Odası Yayını'nı okurken yeni bir teknik geliştirdim. Zamanım çok değerlidir efendiler. Öyle önüme gelen herşeyi okuyamam artık. O yüzden elimde bir kalemle kelime seçerek görünürde yüzeyden, derinde ise oldukça etkili bir okuma yapmaktayım. Bakın, mesela size o kadar yüzeysel gelen okuma şeklimde hemen, yine aynı üniversitenin bir başka "güzide" hocasının yapmış olduğu bu konuşmadaki dangalakça bir ifadeyi algılarım anında yakaladı. "Bayan mimar Hadid" ne demek Sayın Dora? Orada tasarımı yapan Calatrava olsaydı misal, ona da "Erkek mimar Calatrava" diyecek miydiniz?
Psikoseksüelmanyakçahareketederekinsanıçilendençıkarasıcalar...
23.7.11
4.7.11
ZOMBIE BRIDE
Fol var yumurta var. Afallatmak için follama var. İşte Afollamalar;
ZOMBIE IN HER WEDDING DRESS (Soldaki değil canım, sağdaki işte)
ÜMİT THE GROOM OF THE ZOMBIE BRIDE
"Anası da yesin
Babası da yesin
Yesin anam yesin
Canikosu yesin"
Nikah Masası 1982.
Şarkının ünü bir tarafa, Banu Alkan'ın karakteri bu filmde feminist başlar ama pis senaryo ekibinin tuzağına düşmekten alıkoyamaz kendini. Yataktan geçen gelinlikten geçemez. Öte yandan yataktan geçen zaten gelinliğe geçemez. Bu filmde nonoş var, o biçim var, zombi var. Var oğlu var. Tez elden DVD'si çıkmalı.
Babası da yesin
Yesin anam yesin
Canikosu yesin"
Nikah Masası 1982.
Şarkının ünü bir tarafa, Banu Alkan'ın karakteri bu filmde feminist başlar ama pis senaryo ekibinin tuzağına düşmekten alıkoyamaz kendini. Yataktan geçen gelinlikten geçemez. Öte yandan yataktan geçen zaten gelinliğe geçemez. Bu filmde nonoş var, o biçim var, zombi var. Var oğlu var. Tez elden DVD'si çıkmalı.
A BUNCH OF FLIES
BİR DEMET MENEKŞE a.k.a. A BUNCH OF FLIES 1973
1973 tarihli bu filme "genç" kız yüreğim dayanmaz. Evde kalma mevhumundan mıdır, filmin apartma müziğinden midir, menekşenin alçakgönüllülüğünden midir, bilinmez. Ama ben en çok Kartal Tibet'in, finalde gerçeği açıklamak için kızın anasının yanına gitmesini severim. Tipik bir Türk filmi gibi değildir bu film. Öte yandan tam da tipik bir Türk filmidir. Ben de tipik bir Türk seyircisiyim zaten. Öküzün altında buzağı aramaya gerek yok zaten...
HONG KONG VS. TÜRK SİNEMASI
BLACK MAGIC VS. KAPLANLAR AĞLAMAZ
Sol köşede 1975 Hong Kong yapımı Black Magic, sağ köşede 1978 Türkiye yapımı Kaplanlar Ağlamaz. İşin içinde Cücü olunca insan işkilleniyor, yalan değil.
EAT MY SCREENSHOT
KAPLANLAR AĞLAMAZ a.k.a. EAT MY FIST 1978 (Türk usulü aksiyon filmi)
Kameraya sıkılmış yumruk göstermek 80'lerde aksiyon filmlerinin olmazsa olmazı idi. Sözel intikam yeminine eşlik eden görsel hareket, seyircinin nabzını arttırıyor, kamerayı kaplayan o koca yumrukla beraber aksiyonun şiddeti de artıyordu...
KAPLANLAR AĞLAMAZ a.k.a. EAT MY "BEAT"
Dövüş sahnesinde böyle bir açı yakalamak her babayiğidin harcı değildir, dikkatinizi çekerim.
TURKISH MOD ACTION
MAVİ EŞARP a.k.a. RED SOCKS 1971
1960'larda Türkiye'de de bir Mod güruhu vardı elbet. İşte onun 70'lerdeki yansıması. Kötü adamlar kırmızı çorap giyer...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Boş işler bunlar...
