7.6.12
16.11.09
TAYVANLI GİDORA/ GINSENG KING









Oğlan ve yaşlı bilge, dağa varıp da tapınağa girdiklerinde, üstelik Ginseng Kralı’nı da buldukları an, cüppeli tarikat tarafından kıskıvrak yakalanarak hapsedilirler. Hücrelerine ziyarete gelen ‘Jane’, kötü karakterden 180 derecelik dönüşünü yaparak iyi karaktere geçer. Zira onun da annesi “Üç Başlı Canavar” tarafından hapsedilmiştir. Annesini kurtarmak için Ginseng Kralı’nı yakalamak zorunda kalmıştır. Oğlanın da annesini kurtarmak için Ginseng Kralı’nı bulması gerektiği hikayesi, vicdanında zonklama yapmış olacak ki hemencacık eriyiverir. Öyleyse, bu andan sonra yapılacak ilk iş, tapınakta tutsak olan kızın annesini kurtarmaktır. Hücrelerden birinde hapis olan annenin maaşallahı var doğrusu. Anasına bak kızını al diye boşuna dememişler(!).

Pamuk Prenses ve Yedi Cücelerin Türk versiyonundaki cadı ile müthiş bir benzerlik çizen anne, film sonuna kadar attığı uyuz kahkakalarıyla seyirciye illallah getirtmeyi başarıyor, yalan söyleyemem. İpleri eline alan işbu cadı anne, Üç Başlı Canavarı yenmek için, Excalibur misali, dumanlar arasından çıkardığı büyülü kılıçla canavara saldırıyor ama başarıyı, korkunç görsel efektlerle, elbette ‘Jane’ elde edecektir. Yalnız Jane’i, Üç Başlı Canavar’ın başlarını koparması için galeyana getiren şey, az önce Ginseng Kralı’nın parça pinçik edilmiş olmasıdır. Büyük bir üzüntüye kapılan iyilerimiz, son hamleyle başları gövdeden ayırırken, koca gözlü Ginseng Kralı’ndan artan bir parça da oğlanın annesini kurtarmak için ortalıkta salınmaktadır. Yoluk tavuğa ne oldu diye soracak olursanız, zaten iyi mi kötü mü olduğunu bir türlü anlayamadığım o yaratığın akıbeti hakkında hiçbir fikrim olmadığını söylemeliyim. Allah vere de birilerinin sofrasında olmaya bari...


Alt metin olarak anne sevgisini işleyen bu nadide filmi, müthiş kılan öğelerini adına yaraşır şekilde üç ana başlık altında toplayabiliriz sanırım;
2. Görsel efektler
3. Ginseng’in faidelerini dünyaya tanıtan misyonu

Jedi Master vs. Üç Başlı Canavar
Not: Bazı fotoğrafları HKMDB sitesinden aldım, görüntüler çok kötü olduğu için. Filme gözatmak isteyenler de YOUKU 'ya bakabilirler. Ayrıca film, imdb'de Tayland yapımı gözüküyor ama ben Hkmdb'ye inanıyorum.
Three-Head Monster /Ginseng King 1988
Y: Ru-Tar Rotar
O: Ginseng Kralı, Koca gözlü ve kulaklı krallar, üç başlı canavar (hepsi gerçekti)
5.9.09
DÖĞÜŞÇÜLER KRALİÇESİ* / THE QUEEN BOXER



Ma Su Chen, yeniden ortaya çıkana kadar filmdeki aksiyon öğesini Fan Kao To, tek başına üstlenir. Böylelikle, yüklü miktarda çete elemanını da haklar. Ma Su Chen, tesadüf eseri izini bulduğu çete liderinin evini bastığında, Kill Bill’deki, Gelin’in Crazy 88 çetesiyle karşılaştığı an gibi, asma katın ahşap merdivenlerini sağlı sollu doldurmuş, elleri baltalı çete elemanları ile çatışmaya girecek, bu esnada sahneden geçmekte olan Fan Kao To da, fırsat bu fırsat deyip intikama ortak olacaktır. İki koldan, çeteye zayiat verdirmelerine rağmen, haince bir saldırıyla filmin tek avrupalı elemanından kurşun yiyen Fan Kao To, yaralı düşecektir. Fan Kao To’yu ortamdan uzaklaştırıp, bıçakla kurcalamak suretiyle kurşunu çıkaran Ma Su Chen, iki dakika ortamdan uzaklaştığında, Fan Kao To’yu bulan çete, bu defa işini temiz halledecek ve olmayan video jeneriğine kadar seyirciyi bu cillop giib adamdan mahrum bırakacaktır. İntikamın katmerlendiği an bu andır seyirci. Artık sabrının son noktasına gelen Pekin Operası çıkışlı Judy Lee, basma entarisinin düğmelerini çözüp, altındaki dövüş kıyafetini ortaya çıkararak finalde döktürmek üzere hazırdır. Üzerine üzerine gelen herbir baltalı elemanı, gözünü kırpmadan savuştururken, sona sakladığı çete liderini önce 3 baltayla mıhlayacak hemen ardından da, kardeşinin öldürülüş şeklinin aynısını çete lideri üzerinde uygulayacaktır. Biraz zorlanarak da olsa işaret ve orta parmağını hazırlayıp liderin gözlerine doğru hamle yapacaktır.


11.8.09
EVLENME, KUNG FU YAP! / BRUCE KUNG FU GIRLS

Kız arkadaşlarım için çalışmaya devam ediyorum. Zira yine kız milleti için müthiş çıkarımlar yaptığım bir film söz konusu. 1977 Tayvan yapımı, başrolünde ‘deli’ ve bir o kadar ‘matrak’ abla Polly Kuan’ı barındıran filmde “ ‘Bruce’ adı ne ayak? diye soran izleyiciye, “Fetişik misin birader? 2’de 1 ayak mayak diyorsun…” derim çekinmem. Bana kalırsa-evet kalmaz- düpedüz kadın bir Bruce Lee klonu canlandırma durumu söz konusu da olsa, daha çok, Bruce Lee’nin adından medet umarak, filme daha fazla seyirci çekme taktiği gibi duruyor başlık. Halbusu Polly Kuan’ın oynadığı hiçbir film için böylesi taktiklere ihtiyaç olmadığını düşünüyorum ya neyse…

Feminizmin, literatüre geçmiş değil ama halk tarafından yapılmış tanımının, uygulamalı olarak anlatıldığı filmde, başta da söylediğim gibi siz kız arkadaşlarım için güzel şeyler çıkardım. Lakin bu güzelliklere geçmeden hemen evvel, el mahkum, birazcık konuya değinmem gerek.

Polly Kuan’ın başı çektiği beş kişilik kızlar grubu bir jimnastik+kung fu salonu işletmektedir. Polis müfettişi olan amcalarıyla çok sıkı fıkıdırlar. Yalnız kızların hepsinin Polly’nin canlandırdığı, dublajdan anladığım kadarıyla adı Julia olan karaktere abla ve polis müfettişine de amca demelerine rağmen, yaşadıkları şehirlerin başka başka olması, aralarındaki akrabalık derecesi konusunda kafamda acayip soru işaretleri oluşturmuştur. Çözebilen seyirci var ise, anlatsın, sevinirim… Yormayın beni artık, kafam kaldırmıyor… Kızlara biraz daha detayla yaklaşmak gerekirse, lider konumundaki Julia (Polly Kuan), hem güzel hem de vurduğunu kıran bir karakter çizmektedir. Haksızlıklara pabuç bırakmadığı gibi önüne çıkan herkesi de maşallah bir güzel benzetmektedir. Polly’nin dövüş sanatlarındaki yeteneğini seyircinin gözüne sokmaktan çekinmediği bir sürü sahneyle donatılmış filmin en vurucu öğesi ise türk filmlerini aratmayacak, fantastik bir özelliğe sahip olmasıdır. ‘Görünmez varlık’ diye tanımlanan birinin işbu görünmezliğinden faidelenerek yaptığı hırsızlıklar polis departmanını çok zorlamaktadır. Üstelik görünmemenin verdiği rahatlıkla, görünmez hırsız, bir sonra soyacağı yeri bile açıklamaktan çekinmez. İşte üzerinde hırsızı yakalayamamanın verdiği baskıyla, kung fu’cu kız çetesinin yardım teklifini geri çevirmeyen polis amcanın görünmeyen varlığı yakalama hikayesine, yeni geliştirdiği fizik formülünün kaymağını yiyemeden kötü adamlar tarafından kovalanarken, Polly tarafından kurtarılan genç ve yakışıklı fizik profesörü ile Polly arasında gelişen küçük de bir aşk hikayesi ekleyen filmin özeti budur. Öyleyse hemenCACIK beni en çok etkileyen öğelere geçiyorum;

1. DANTELLİ TELEFON
El becerisi gelişmiş kız arkadaşlarım için çok şık bir telefon değil mi alttaki, sizce de? Yıllar öncesinin, acil durumlarda kullanmak için pek de pratik olmadığı görülen çevirmeli telefonuna-üç numara çevirmek bile ne enerji harcatırdı bu telefonlarda- çok yakışmış bu danteli, hamarat olan, her modele yapar diye düşünüyorum.

2. KIZ ARKADAŞLARA NASİHAT
Amcanın ağzından bal damlata damlata, özellikle Polly’yi hedef alarak söylediği “Fazla sert olursan evde kalırsın” sözü, bugün dahi geçerliliğini koruduğundan, siz sevgili kız arkadaşlarıma küpe olması niyetiyle bir de ben tekrarlamak istiyorum; Fazla sert olursan evde kalırsın! Ne demişler “erkeğin sırıtanı, kadının kırıtanı makbuldur” (İkisi de benden uzak dursun o bana yeter).

3. TARİHİ ANALİZ
Dönemin feminist hareketine bakacak olursak, Hong Kong ayağını, direk olarak kızların ağzından duyduğumuz “Biz evlenmek istemiyoruz, kung fu yapmak istiyoruz!” ve yahut direk benim ağzımdan duyduğunuz “Evlenme, kung fu yap!” sloganlarıyla rahatlıkla özetleyebiliriz.

4. MİMARİ ANALİZ
Görünmez varlığın görünürden görünmezliğe geçtiği anı net bir şekilde izleyiciye sunan filmin söz konusu sahnesinin dekoru, mimari ile ilgilenen seyirciler için ilgi çekici olabilir. Mesela cam tuğladan bozma kabin, cam tuğlanın tarihine eğilme fırsatını yakalattı bana. 1900’lerin başlarında imal edilmeye başlanan cam tuğla, 20.yy’ın başlarında modern mimarinin kendine has elemanlarından biri konumunda. Söz konusu sahnedeki kıyafete ise değinme gereği dahi duymuyorum.



28.6.09
IS THIS MARE? / CHALLENGE OF THE LADY NINJA











Hazır yaz tüm sıcaklığıyla bastırmışken, şehrin basık havasında denize gidemeyen bireyler olarak filmin verdiği çağrışımla uzaklara bakarak şöyle demek istiyorum: Is This “Mare”?
19.6.09
NINJA IN THE DEADLY TRAP


General Chi Chik Kuang ve adamlarına karşı, savaş alanında büyük kayıplar veren japon ninjalar (japon olduklarını belirtmesem olmazdı), generali öldürmek için harekete geçerler. Klasik bir “kimdir nedir bu ninja denen meret” söylemiyle, hareket eden film, ansiklopedi misali seyirciye ninja neymiş ne değilmiş anlatan bir format içeriyor bu noktadan sonra.




1981, 1982, 1984 ya da 1985 tarihli (farklı kaynaklarda farklı tarihler gözükmekte, ama 1981 olması mümkün görünmüyor, anlatacağım birazdan), Tayvan yapımı NINJA IN THE DEADLY TRAP, 5 Venom’un 3 tanesi olarak bildiğimiz Philip Kwok, Chiang Sheng ve Lu Feng’i, bebek yüz, epik insan Ti Lung ve benim için her daim yüce insan Yasuaki Kurata ile birleştiren, yönetmenliğini de 1982 civarında Shaw Brothers’dan ayrılan Venomlardan Philip Kwok’un üstlendiği, daha önce değindiğimiz Five Element Ninjas ve Five Deadly Venoms ’u konu açısından harmanlayan bir film. Five Element Ninjas’dan aşina olduğumuz kas öbeklerini bu filmde de bol bol görebiliyoruz ama Allahtan kıyafetler daha insani:). Ti Lung’un pek bir dövüş hamlesinde bulunmadan yalnızca karizmasıyla katkıda bulunduğu filmde, Yasuaki Kurata’yı ise ancak filmin ikinci yarısında görme şansına erişiyoruz. Ama bu durum Kurata hayranlarını şaşırtmayacaktır. Asıl şaşırtan şey ise Kurata’nın filmin finalinde bol bol frikik vermiş olmasıdır. Dostlar kikir kikir kıkırdamak istiyorum, izninizle.



Herneyse efendiler...Bağlamak gerekirse, gişede ‘istenen’ başarıyı yakalayamasa da asit haline gelip fokurdayan ninja, göz kamaştıran altın ninja, başka bir ninjanın, başarısızlığı karşısında harakiri yapışı, epik film müziği gibi özellikleri dolayısıyla ilgiyi hakeden bir film. Küçük insan, bak sen de abilerinin kaslarına, örnek al, bir karın, göğüs çalış ne diyeyim... Son olarak bir uyarı; kan man yok bu filmde arkadaşlar, isteyen başka kapıya...

Asitle kendini eriten imha eden ninja
Harakiri
önce altın ninjaların kıyafeteleriyle göz kamaştırması
Sonra "üç sanat ustası" öğrencilerimizin gözlerinin kamaşması anı
SHU SHI SHEN CHUAN / NINJA IN THE DEADLY TRAP (1984?-Tayvan) (Hero Defeating Japs)
Y: Philip Kwok
O: Lu Feng (üç öğrenciden biri), Chiang Sheng (üç öğrenciden ikincisi), Philip Kwok (üç öğrenciden diğeri), Ti Lung (general), Yasuaki Kurata (ninja lideri)
