12.4.09

UMMADIĞIN TAŞIN GERİ DÖNÜŞÜ / THE RETURN OF THE BASTARD SWORDSMAN

O gün bu olaya şahit olanların hayatları, bir daha asla eskisi gibi olmadı...
Hep dediğim gibi bir çinli ve bir japonu bir araya getiren filmden daha iyisi olamaz (Sakalım yok ki sözüm dinlensin). Her ne kadar Hong Kong menşeli filmlerde japonu canlandıran oyuncu çoğu zaman çinli de olsa, bu durum benim gibi üçüncü bir millete mensup seyirci için üç aşağı beş yukarı aynıdır sanıyorum. Aslında japonu bir çinlinin canlandırma durumunu elbette bir japona sorsak kimbilir neler öğreniriz. Kaldı ki hatırı sayılır miktarda Hong kong filminde japonların hep düşman rolünde olduklarını düşünürsek. Lakin benim görevim Jim, kimseyi fitillemek değil. (Kırılmayın çinli arkadaşlarım ama bu filmde de japonları tuttuğumu söylemem gereksiz kalacaktır sanırım. Ama tamamen ninjadan dolayı, yoksa başka amacım yok...)

Birinci filmden özet görüntülerle açılan ikinci filmimiz, özetin ardından tüm Çin’i fethetme arzusuyla, karnından kırmızı kırmızı ışıyarak, rakibinin kalbini çıkarma marifeti olan “Hayalet Tekniği”ni sergileyen Iga Klanına mensup Japon lord ile, bir kere daha, ilk filmden edindiğimiz ağzın açık kalma durumunu tekrarlamamıza sebebiyet verir. Artık yavaş yavaş alıştığımız için fazla üstünde durmaya gerek yok bu açıklığın ama isteyen buyursun, açı ölçer sayfanın altında.
İki yıl dünyadan elini ayağını çeken Wu Di okulunun ustası “Ölümcül Tekniği”nde 10. Seviyeye ulaşmıştır. Fu Yu Xue’nin sinsice Wu Dang’ın her iki ustasını öldürdüğünü duyunca, bu işi kendi yapmak istediğinden, diğer bir deyişle İpekböceği tekniği’ne karşı geliştirdiği Ölümcül tekniği’ni göstermenin, ustaların ölümü dolayısıyla artık kendisine nasip olmayacağını düşündüğünden, önce öfke nöbetine kapıldıysa da hemen ardından Wu Dang’dan Yun Fei Yang’ın İpekböceği Tekniği’ni geliştirdiğini öğrenmesiyle keyfi yerine gelerek, seyirciyi mükemmel kahkasından mahrum bırakmamış olur. Böylece, tahtına kurularak Wu Dang Okulu’na doğru, Yun Fei Yang’a meydan okumak üzere yola koyulur. Lâkin okula vardığında Yun Fei Yang’ın dünya seyahatine çıktığını öğrendiğinden dolayı yine sinirlenip, 7 gün içinde onu bulup getirmezlerse tüm okulu yerlebir edeceğini söylemekten de kaçınmaz. İdealleri uğruna sebat etmeyi bilmiş gerçek bir usta olan Wu Di Okulu ustasını tebrik ediyorum. Etekleri tutuşan Wu Dang Okulu öğrencileri, kendi elleriyle kaçırdıkları Yun Fei Yang’ı hemen bulamayacakları için, Wu Di’ye karşı savaşmak adına 5 farklı tekniğin ustalarını okula çağırırlar. Bir yandan da Yun Fei Yang’ı araması için içlerinden birini görevlendirirler.Yun Fei Yang’ın bulunmasından sorumlu olan Yao Feng’e yolda, kendisine yardımcı olmak, filme de renk katmak için Li Bu Yi adında bir falcı katılır.

Yao Feng ve falcı Li Bu Yi, Yun Fei Yang’ı araya dursunlar, mandarince konuşan japonlar (ninjalar) ikide bir baka yarou(söyleniş şekline göre en hafifinden en ağırına çeşitli küfür anlamı verebilir. En hafifi ‘aptal’dır) diye bağırarak japon olduklarına vurgu yapmayı da es geçmeyerek, önce Wu Dang’a davet edilen 5 ustayı, ardından da okulun tüm öğrencilerini haşat ederler . Japon lord, Yun Fei Yang’ı ortaya çıkarabilmek için sinsice bir plan yaparak Wu Dang Okulu’nun haşat edilmesinden Wu Di Okulu’nu sorumluymuş gibi göstermeye karar verir. Japon tabii! Olacak o kadar akıl.
Uzun bir aradan sonra Yun Fei Yang’ı, Wu Dang Okulu’nun ustasının kızı Lun Wan Er ile evlenmiş, dere kenarında balık muhabbeti yaparken görürüz. Bu sahnede”Balığı ben tutarım ama sen pişirirsin” diyen Lun Wan Er, her ne kadar kocasıyla arasında çok demokratik bir ilişki varmış gibi göstermişse de olaylar ilerken birazdan değineceğim sahnede aslında böylesi bir demokrasi ya da eşitlik beklemenin düpedüz saflık olacağını sadece kadın seyircinin kafasına kafasına çakmayı bilmiştir. Erkek seyirciye gelince, birçoğunun “Ne var ki bunda?” diyeceği , yine kadın seyirci için aşikârdır. Olaya geri dönecek olursak Yao feng ve falcı, nihayet Yun Fei Yang’ı bulmayı başarmış ve Wu Dang’a geri döndürmek için ağzından girip burnundan çıkmayı bilmişlerdir. Lâkin sizin de tahmin edebileceğiniz gibi yerlebir edilmiş okula varır varmaz, ne olduğunu öğrenmiş ve Wu Di Okulu’ndan intikam almak için o tarafa doğru yola çıkmışlardır.
Ölüm vadisinde Wu Di Okulu ustası ve Yun Fei Yang karşı karşıya gelir. Küçükken el çarparak oynadığımız oyunlar vardı ya ‘çatlak patlak’ gibi, işte aynen o oyunlar gibi bir teknikle dövüşmeye başlarlar. Wu Di ustasının eldivenlerini bir hamleyle çıkaran Yun Fei Yang, renkli mi renkli iki elle karşılaşır. Ölümcül tekniğinde 10. Seviyeye ulaşmış Wu Di ustasının ellerinden birinin mavileştiğini ilk filmde görmüştük zaten. İşte diğer eli de artık kırmızı olmuştur. Önce kırmızı, sonra mavi ışınlar gönderen usta, ‘disko tayms’ diye çığırdıktan hemen sonra iki elini birleştirip yeşil yeşil ışınlar çıkararak (Bana sorma niye yeşil diye), ortamı daha da eğlenceli bir hale getirir. Falcı Li Bu Yi , Wu Di ustası son darbesini Yun Fei Yang’a indirmek üzereyken uçarak içeri girip, ustayı engeller. Zaten sürekli hırpalandığına tanık olduğumuz Yun Fei Yang, karısı tarafından ortamdan uzaklaştırılır. Dövüşe hız kesmeden devam eden Wu Di ustasının el izi, bu esnada falcı Li Bu Yi’nin pantolonunda çıkınca, falcı, ustanın kısmetinin kapalı olduğunu, üstüne üstlük bir de kalp ritminin düzensiz olduğunu okur. Duyduğu bu kehanetle, afallayan usta, şaşkınlığını seyirciden gizleyemezken, falcı iki illüzyon hareketiyle ortamdan sıvışır.
Filmin final sahnesine kadar sürekli yenilerek klasik bir kahraman tipi çizen Yun Fei Yang’ın kimi kertede kabak tadı veren yenilgileri, seyirciyi ister istemez farklı karakteri favori yapmaya itiyor. Yun Fei Yang rolündeki Norman Chu, çoğu sahnede haşat edilmiş vaziyette yatıp - yattığı yerden para kazanmak böyle birşey olsa gerek- boş boş kameraya bakarken, bir önceki filmde müthiş kahkası ile tanıştığımız kötü karakter Wu Di Okulu ustası rolünde Alex Man Chi Leung, bu filmde gerçekten göz dolduruyor. Üstelik yalnız olarak değil, falcı Li Bu Yi rolündeki Lau Wing ile birlikte. Olmuyor Chu! Gamze mamze de bir yere kadar! Bu arada Wu Di ustasının da gamzesi olduğunu farkettim yalnız fazla pudranın altında kalmış galiba. Yoksa Yun Fei Yang ve Wu Dİ ustası kardeş midir? gibi bir geyiğe hiç girmeden yolumuza devam edelim bence de...
Wu Di ustası tarafından bir kere daha yoğrulmuş hamur kıvamına getirilen Yun Fei Yang, karısı ve falcı Li Bu Yi tarafından kayıkla doktor Lai Yao Er’e götürülürken, falcının “hastasın” sözü ile morali yerlebir olmuş Wu Di ustası da hayalet doktora gider. Kayık sefası sırasında, kısa kollu kıyafetleriyle defile yapmak üzere sudan fırlayan ninjalar olaya güzellik katmayı da ihmal etmezler. Wu Di ustasının morali, doktordan aldığı “Gerçekten hastasın” cevabının ardından daha da bozulurken, Yun Fei Yang, ilginçtir, falcılık ve tıbbın birlikte kullanılmasıyla ilaçlarını aldıktan sonra ‘Dolunayda Reenkarnasyon Kayası’na yatırılarak nadasa, pardon iyileşmeye bırakılır.
Sona doğru yaklaşırken, Japonlar Wu Di Okulu’nu basar. Önce dana gibi ninja yıldızını fırlatan Japon Lord, ardından karnındaki kırmızı ışığı yaktıktan sonra kurbağa gibi şişer. Rakibi Wu Di ustasını bir punduna getirip, arkasına geçer ve şişirdiği karnıyla vura vura, zaten kalp ritminde düzensizlik olan rakibinin kan fıskıyesi haline dönmesini sağlar. Ölümcül tekniğin, japonların Hayalet tekniği karşısındaki bu yenilgisi, aynı zamanda karizmatik kahkahanın da sonsuzluk içinde kayboluşunun simgesi değil de nedir?
Bu olayın akabinde, hele şükür iyileşmeyi başarabilmiş Yun Fei Yang – filmden parasını bu noktada aldığı rivayet edilir Norman Chu’nun, dedikodu gibi olmasın ama – ve falcı Li Bu Yi, japonlarla karşılaşmaya hazırdır artık. İşte kadın bünyeleri kızdıracak laf da geliyor sayın seyirciler; Düello başlamadan hemen evvel, iki saniye önce tabiri pek caiz değil ama film boyunca ‘kız gibi’ yatan Yun Fei Yang, erkekliğini göstermek adına karısına dönüp “Sen eve git” der. Ülen, bu kadın değil miydi İpekböceği tekniğinde ilerlemeni sağlayan, her haşat olduğunda seni kurtaran, doktora taşıyan, sana bakan? Gel de sinirlenme! Karısının yerinde olsam, japonu beklemez direk saldırırdım Yun Fei Yang’a. Madem öyle işte böyle diyerek yakın zaman içinde de bu tür filmlerde kadın durumuna bakmaya çalışalım. Neyse... Aslında sanki çok farklı birşeyle karşılaşmışız gibi sinirlenmenin de alemi yok. Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal...

Herşeye rağmen beklentileri boşa çıkarmayan, dolu dolu bir final sahnesi gözlerimizin önündedir artık. Önce uçan kaçan üç-beş ninja, hemen ardında da Yun Fei Yang ve Li Bu Yi’nin kalp ritmlerini bozmak adına, karnını şişirmeye başlayan japon lord, Yun Fei Yang’ın tüm odunluğuna rağmen Li Bu Yi’nin aklı sayesinde amacına elbette ki ulaşamayacaktır. Ortamdaki davulları çalmak suretiyle japonun şişme esnasındaki konsantrasyonunu bozarak sürekli sönmesine sebebiyet veren Li Bu Yi, bir yandan da eli basbayağı armut toplayan Yun Fei Yang’a komut vererek “Hadi Oğlum, bakma boş boş! Kullan cevherin ipekböceği tekniğini” diye çığırıp olayı tamamına erdirir.
İlk filmin kaymağını yemek amaçlı yapıldığı ister istemez belli olan film, asabi kareografisi ve hiçbir yenilik getirmeyen tekniğine rağmen, yine ışımaya dayalı absürd görsel efektleri,’ uçan koza tarumar yarışması’ yapar gibi döne döne ilerleyen koskocaman koza veyahut ninjanın fırlattığı dana büyüklüğündeki yıldız gibi fantastik öğeleriyle, Yun Fei Yang’ın tüm odunluğuna rağmen, ilk film kadar şaşırtmayı başarıyor.


Y: Tony Liu Jun Guk (Chin Ku Lu)
O: Norman Chu Siu Keung (Yun Fei Yang), Alex Man Chi Leung (Wu Di ustası), Lau Wing (falcı Li Bu Yi) Candy Wen Xue Er, Chen Kuan-Tai (japon lord), Leanne Lau Suet-Wa (Lun Wan Er), Lo Lieh (hayalet doktor), Philip Ko Fei ( Öteki doktor)
Senaryo: Tony Liu Jun Guk (Chin Ku Lu), Cheung Gwok Yuen
Dövüş kareografı: Tony Liu Jun Guk, Yuen Tak

Senin için dijital hem de!.. Korkma! Ağzının yeterince açıldığından hiç şüphem yok...

Hiç yorum yok:

Boş işler bunlar...