27.10.09

I SPIT ON YOUR GRAVE IN HONG KONG


Hayal kırıklığına uğradım... Kalbim onarılamaz biçimde paramparça oldu... Yerle yeksan oldu tüm dünyam... Aman iyi, abartmıyorum daha fazla; Tüm bunlara sebep, I Spit On Your Grave etkileşimli olmasından mütevellit, istismar potansiyelini had safhalarda beklediğim (Ee...Hayır sapık değilim!), buna rağmen oldukça çekingen, 1988 yapımı, Her Vengeance adında bir Hong Kong filmine rastlamış olmam.


Azcıcık sahne ekleyerek çok rahat bir biçimde III. kategoriye girebilecekken, ne gibi bir engelle karşılaşmış da, II. kategoriye paldır küldür sokulmuş, anlayamadım. Şimdi buraya kadar yazdığım şeylerden, harbiden sapık olduğumu falan düşünebilirsiniz. Ama her zamanki gibi kendimi yanlış ifade ettim. Kısaca demek istediğim şey şu ki, Hong Kong'un dillere destan akıllara zarar, bol cinsellik ve şiddet içerikli o kadar çok filmi var ki, Her Vengeance 'ta (Blood Rose), neden bu kadar çekimser davranmışlar anlayamadım. Yoksa filmi tasvip etmem söz konusu bile olamaz (Şu an saçımı kısacık kestirip, kırmızıya boyatıyor ve elime sözde feminist pankartlarımı alıp sokaklara dökülüyorum. Hah! Sen şimdi buna da laf edersin, bilirim. Celâllenmeden evvel dinle; yalnızca şekle verdikleri öneme kılım. Yoksa düşüncenin arkasındayım. Ya aman neyse... Sanki beni takan var da! Bir de açıklama yapıyorum...)

O kadar yoğunum ki, kaşla göz arasında şu film hakkında iki lakırdı yazmayı başarabilirsem ne âlâ. Her zamanki 'Geyik yapacağına, konuyu yazsan şimdiye bitirmiştin.' bazlı serzenişlerinizi duyar gibiyim. (Kimse yok mu? Hö? Nasıl yani?) Ama duymamazlığa geliyorum. E, geçeyim bari konuya... (Burun kıvırdım bu noktada)

Herşeyi bir benzeri veya karşıtıyla ele alma huyumuza 'bayılıyorum'. Az önce parçalanan gönlüm isterdi ki herşeyden ve tüm sinema tarihinden bağımsız olarak ele alayım bu filmi ve ona göre yazayım. Madem başaramayacağım bir durum söz konusu, o halde zorlamanın manası yok. Bir kere daha 1978 tarihli amerikan yapımı I Spit On Your Grave filminden açılışı yapıyorum. 'is this mare' türü filmlerin dalak yaranlarından biri sayılan bu filmin açtığı yolda ilerleyen Her Vengeance, aynı konuyu yani tecavüze uğrayan bir kadının, intikamını almak için, kendisine tecavüz eden erkekleri birer birer ortadan kaldırışını konu edinmiş. Açık yazmak gerekirse (ki ısrar etmeyin, o kadar açık yazamam), konudan başka çok da ortak yanı yok bu iki filmin. Konu ve gayriresmi ismi (ki kimi sitelerde I Piss On Your Urn olarak geçiyor) arasındaki benzerliği bir kenara bırakacak olursak, işte nihayet giriş yapıyorum.

Kör ablasıyla birlikte Makao'da yaşayan Kit-Ying, bir gece klubünde dansçı kızlara göz kulak olarak çalışmaktadır (o da ne demekse). 80'lerin bağrından kopup gelmiş kıyafetiyle, seksapeliteden (böyle mi yazılıyor? Daha önce hiç yazmamışım da!) oldukça uzak bir imaj çizmektedir. Gecelerden bir gece, ben uykumun sekizinci katmanındayken, kulübe gelen 4-5 kişilik arıza çıkarmaya son derece meyilli sarhoş topluluk, şom ağzımdan az önce çıkan arızayı vücuda getirince, kızlara göz kulak, şu andan itibaren de bir nevi badigard olan Kit-Ying, gruba 'Bürst deyin, ağır gelin' bazlı uyarıda bulunur. Kargaşa neticesinde, Kit-Ying'e uyuz olan grup, gece kulübünü terk etmek zorunda kalır ama intikamlarını alacaklardır. Aynı gecenin ilerleyen saatlerinde, mesaisi biten Kit-Ying, eve gitmek üzere ıssız sokakta yürümeye başlar. Lay lay loy şeklinde başladığı bu zevkli yürüyüşü, kestaneciden aldığı kestaneleri güpletmek koşuluyla daha da ballandırdığı vakit, yere düşen kestanenin 43 numara bir ayakkabı altında ezilişinin ıssız sokaklarda yankılanan sesinin verdiği ürpertiyle arkasını döner (Biraz sallıyorum, dikkate almayın). Karanlığın içinde, biraz evvel gece kulübünde papaz olduğu sarhoş adamlarla çevrelendiğini farkettiğinde, herşey için artık çok geçtir. Yakındaki bir mezarlığa götürdükleri Kit-Ying'in acımasızca ırzına geçen topluluğun elebaşına alt resme bakarak tükürebilirsiniz, benim için bir sakıncası yok. (Filmde ilk şaşırdığım nokta da işte bu sahne. Zira bir kere daha adını yazamayacağım benzer filmdeki aynı sahneye bakacak olursak, Her Vengeance sütten çıkmış ak kaşık valla billa!)
İşlerini bitiren grup mezarlıktan ayrılırken üç önemli hata yapmışlardır.
1. Adamlardan biri üzerinde adres yazan çakmağını olay mahallinde düşürmüştür.
2. Kit-Ying'i ortadan kaldırmamışlardır (bu konuya az sonra değineceğim).
3. Tabii en önemlisi psikopatlık derecesini bilmedikleri bir kadına tecavüz etmişlerdir ki sanırım en önemlisi de bu.


İşte yukarda yazan ikinci maddeyi açıklamak gerekirse, 'polis cumhuriyeti'nden muaf bir Makao-Hong Kong çevresinde geçen filmde, bir allahın kulunun ağzından polis lafını duymadım, hayretler içindeyim. Hatta son birkaç gündür Kit-Ying'in tuhaf davrandığının farkına varan kör ablanın bile, kızın başına geleni duyduğunda ilk söylediği şey ne doktor ne polis olup, varsa yoksa 'intikamını almalısın'dan başka birşey değildir (Ben de saftirik gibi hala şaşırıyorum ya bir Hong Kong filminde, neyse. Evet canım, saftorik değil saftirik versiyonunu seviyorum).
Kit-Ying, biraz toparlayıp, doktora gittiğinde kötü bir durumla karşılaşır. Doktorun da bir nevi cins çıkması sonucu, 'aids kapmışsın, iyileşmek için çok para harcaman lazım' gibi anlamsız gelen tacizine karşı kafasında mikroskop kırmakta beis görmeyen Kit-Ying oracıktan kaçıp gider. Bu sahnelerde biraz altyazı kurbanı olduğumu sanıyorum. Zira filmin ilerleyen dakikalarında Kit-Ying'in aslında bel soğukluğu olduğunu öğreneceğizdir. Sinirleriniz yeterince bozuldu mu bilmiyorum. Ama intikamımız katmerli olacağından rahatlayabilirsiniz (Filmden şu kadar etkilendiysem ne olim!).

Olay sonrası kızaran film...

Kit-Ying, üzerinde adres yazan çakmağı yanına alarak, ablasının da tavsiyesiyle Hong Kong'a, orada bar işleten eniştesinin yanına gider. Sıkı durun, enişte Lam Ching Ying abim çıkmaz mı? Hahaha, ben direk koptum tabii aklıma Mr. Vampire gelince ama bu defa oldukça dramatik bir rolle karşımızda.


Ne olduğunu tam olarak kavrayamadığım bir olay neticesinde enişte bacaklarını kaybetmiş, tekerlekli sandalyeye mahkum kalmıştır. Ama tekerlekli sandalye, kendisini engellemeyi başaramamış, oldukça manyak hareketlerle dünyaya meydan okumayı öğrenmiştir. Misal fotoğrafta görülen ve yahut görülemeyen akrobasi hareketi gibi. Çıktığı teras katında, Hong Kong'un yeni gelişen silüetinin-gökdelen-önünde sandalyesiyle müthiş numaralar yaparak, yazının gelişmesini doğru yapamadığımdan, kendisine tecavüz eden adamlardan birini daha az önce öldürürken oldukça soğukkanlı olan, ama elinin üzerinden geçen hamam böceğinden deli gibi korkan Kit-Ying'i korumak amacıyla böceğin üzerinden sandalyesiyle geçmek suretiyle, hunharca bir cinayet işleyen enişte, korumacı yönünü de böylelikle göstermiştir (Hey maaşallah cümleye gel).

Bu arada kadın milletinin böcekten korkma hadisesine de ufaktan değdiren yönetmen amcamı canı yürekten kutluyorum. Güzel yakalamış. Meraklısına; Böcek üst resimde görülebilir.

Az önce de değindiğim gibi bizim kız çoktan suçluların izini bulmuş, hatta birini, sırnaşmak suretiyle halletmiştir bile. Enişte bu duruma çok sıcak bakmayıp sürekli 'intikam caiz değildir' demişse de, olayların başka masum insanların zarar göreceği boyutlara ulaşmasıyla, o da galeyana gelerek 'Yeter be, başlatma şimdi mantığından falan. Baldız yapasın şu kapandan bir silah be yav' diyecektir. Kafa kafaya veren bu ikili, geride kalan üç adamı kendi yaptıkları orijinal silahlarla (biri altta görülebilir) ortadan kaldırmayı başarırken, enişte telef olur ama esas kız, kargaşaya son noktayı, kurbanını alnından mıhlamak suretiyle koyarak, ıssız sokakta gözden kaybolana kadar yürür.
En üstte biraz saçmaladım ama (saedce en üstte mi?) aslında bu film, bir kategori III filmi. Ama benim izlediğim versiyon II'ye indirilmiş hali. Dolayısıyla seyirciyi rahatsız etme derecesi daha az. Bana kalırsa hiç 'uç' noktası yok ya neyse. Şaşırtıcı derecede iyi sansürlenmiş. Hoş, alışık olduğumdan bana öyle gelmiş olabilir, emin olamadım şimdi. Belki de kafamda fazla özdeşleştirdim I Spit On Your Grave ile. O filmin yanında o kadar masum kalıyor ki, Hong Kong filminden fazlasını beklerdim. Hayal kırıklığım bundan kellidir. Neyse gene fazla uzattım.
A-Ha! Gözümün önüne Lenny geldi "I'm so bad baby, I don't care" diyerek. Dağlara taşlara, uçan kuşlara...
XUE MEI GUI / HRE VENGEANCE- BLOOD ROSE 1988
Y: Ngai Kai Lam (Story of Ricky ve Erotic Ghost Story'nin de yönetmeni)
O: Pauline Wong (Kit-Ying), Lam Ching Ying (enişte), Elaine Jin

2 yorum:

Goddess Artemis dedi ki...

Shinobi-chan,

Yazının başlığını yani filmin adını ilk okuduğumda bir anlığına heyecanlandım.

Pek muhterem
Boris Viancığımın Vernon Sullivan takma adıyla yazdığı romanlardan biri olan "J'irai cracher sur vos tombes"un [a.k.a. I Shall Spit on Your Graves]; Hong Kong sineması yorumuyla karşımda olduğunu sandım ve benim daha önce bunun adını nasıl olup da duymadığımı düşünüp hayıflandım.

Değilmiş! >:-(

Tuğba dedi ki...

Aneki,
tebrik ediyorum seni, hâlâ benden 'kaliteli' birşey bekliyorsun ya! :-)
Hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm... Ama bence senin sevinmen lâzım, ikisini bir araya getirmediğim için. Hatta tüm dünya sevinsin. Verilmiş sadakamız varmış valla :-p

Boş işler bunlar...