20.4.10

HONG KONG'LU AK SAKALLI DEDE

Pai Mei beni mi andı nedir bilmiyorum ama yatıyorum kalkıyorum, kendisi ile ilgili bir film yazmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Halkanın ilk filmi Shaolin Avengers’ı, Ters Ninja’da okuyabilirsiniz. Yine Ters Ninja’da, (doğru mudur değil midir bilmeden sırf içgüdüsel olmak kaydıyla) orijinal Pai Mei olarak kabul ettiğim Lo Lieh’li Executioners From Shaolin’i de bulabilirsiniz. Şimdiki filmimiz ise 1980 tarihli E.F.S’in sanki yeniden yapımıymış gibi kimi seyirciye göz kırpan, ama son tahlilde hiç de öyle olmadığı anlaşılan, kel kabak yakışıklı bir abimiz olan Gordon Liu’nun hafif kıvırtmak suretiyle döktürdüğü, oldukça matrak bir film olan Clan of The White Lotus.

Konu yine, Mançuryalılar, dolayısıyla da Qing Hanedanı tarafından yerle bir edilmiş Shaolin Tapınağı’nda yetişmiş iki bıçkın delikanlının intikam alması üzerine kurulu. Gordon Liu tarafından canlandırılan biri, kaplan tekniğinde usta iken, turna tekniğinde döktüren diğeri, birlik olup, 2’ye karşı 1 taktiği ile Pai Mei’yi tepelemek suretiyle öldürürler. “Haaa?” Dediğinizi duyar gibiyim ama heyecan yapmayın beyler bayanlar. Zira her ne kadar Pai Mei, filmin başında mefta olmuş da olsa, Clan of the White Lotus, Pai Mei’nin görünüşü sebebiyle, hık demiş burnundan düşmüş White Lotus adlı özbeöz göbekten kardeşini merkeze almış bir film.


Beyaz sakallı ve al yanaklı olduktan sonra ha Pai Mei, ha White Lotus ha da rüyamdaki ak sakallı dede olmuş sayın okuyucu, bana fark tıkmaz (Bkz.21.yy yeniyetmelerinin argosu). İşte, öldürülen kardeşinin intikamı için Qing güçleriyle işbirliğine giden White Lotus –kabuslarımın efendisi Lo Lieh tarafından canlandırıldığını belirtmem sizlerde temcit pilavı etkisi yaratır mı bilemiciğim- kendinden son derece emin tavırlarıyla lüks içinde yaşadığı malikanesinde, kendisine meydan okuyan yiğit Gordon Liu ile birden fazla defa buluşarak, seyirciye resmen şölen yaşatır. Üstelik tıpkı Executioners From Shaolin’deki kaplan tekniğinde usta olan baba karakteri gibi, White Lotus’a yenildiği her an yılmadan kung fusunu geliştirmek için çalışacak olan Gordon, bu esnada hafif bir cinsiyet ‘kıvırması’ yaşayacaksa da, komplekse kapılmadan bu durumun üstesinden gelecektir. Daha detaya gireceğim ama önce iyice bir White Lotus’a odaklanalım istiyorum.

Bu filmde, attığı kahkahası, salladığı sakalı ve malum yerinde oluşturduğu boşluğuyla ustalaştığı yakalama tekniğiyle, fantastiğin ötesine geçmiş bir karakter çizen White Lotus’a canlandırarak, karakterin kitabını yazmayı başaran Lo Lieh, aynı zamanda filmin yönetmeni. Daha önce Lo Lieh’nin yönettiği hiçbir filmi seyretmediğimden kelli bu konuda söyleyecek çok sözüm yok (palavra sıkıyorum, canım istemiyor resmen) lâkin ben, amcayı tebrik etmek isterim (Kendisi hâlâ hayatta olsaydı tabii). Her ne kadar kötü bir karakteri canlandırmış olsa da –ki sanıyorum Lieh’nin sinemada canlandırdığı karakterlerin %77’si kötüdür- bu filmde babacan bir yanı olduğunu es geçmemek lazım. Zira Gordon Liu, henüz tam ustalaşamadığı tekniğiyle ne zaman kendisine saldıracak olsa, ‘oğlan daha toy, öldürücü darbeyi hemen indirmeyeyim, biraz daha çatlasın sinirinden’ temelli bir ifadeyle, oğlanın yenildikten sonra gitmesine her seferinde izin verir. Efenim uzatmayayım, çünkü gene kattım karıştırdım ortalığı sanıyorum, o yüzden birazcık da güzel insan Gordon Liu’nun canlandırdığı karakterden bahsedip, sahne incelemelerimize geçsem, en hayırlısı olacağı kanaatindeyim.

Başta da belirttiğim gibi aslen kaplan stilinde usta olan Gordon Liu’nun canlandırdığı karakter (gönül isterdi ki her seferinde ‘canlandırdığı’ kelimesini kullanacağıma karakterin adını yazayım ama hiç uğraşamam şimdi adı neymiş diye bakmaya), Qing kuvvetleri tarafından yapılan bir baskın sonrasında turna stilinde kendisine eşlik eden arkadaşını kaybedince, arkadaşının dul kalan hamile karısı ile birlikte ortamdan uzaklaşma ihtiyacı hisseder. Bu esnada da White Lotus’tan intikam almak için kung fusunu geliştirmeye başlar. Kaplan tekniğinin yanına turna stilini eklemiş olsa da, White Lotus’un huzuruna çıktığında, kendisini yenilmekten alıkoyamaz.
White Lotus, öyle acayip bir teknik geliştirmiştir ki, kendisine karşı savrulan yumruklar, havada süzülen bu zatı ıskalamaktadır. Yenilgisinin ağırlığıyla eve geri dönen Gordon Liu, genç bir bünyeden beklenilecek davranışla, White Lotus’u yenmenin yolunu ararken, ölen arkadaşının eşi tarafından yardım görecek, kendini hafifleterek darbelerden korunmayı başaran White Lotus’un tekniğini ancak ‘kadın kung fusunun’ alt edebileceği gerçeğini, kadın, Liu’nun kafasına yerleştirecektir. Yalnız bu andan itibaren seyircinin ikiye ayrılacağını söylemek yanlış olmaz; kadın işleri yaparak ellerini yumuşatan ve bu uğurda kıvırtmayı özüne yediren Gordon’u takdir eden kadın bünyeler ve “böyle erkek olmaz olsun, sattı iki dakikada kung fu’yu” diyen erkek bünyeler. Kadın ve erkeğin ister istemez ayrı düşündükleri bir hayat klasiği ile sizlere veda ederken, Gordon Liu sizler için kıvırtıyor dostlar. White Lotus’tan intikam almak uğruna kıvırtmaya bile razı gelen, üstelik White Lotus’u jakuzisinde basmaktan da imtina etmeyen Gordon’u tebrik ederken, amcanın bu filmde aslında kel olmadığını, ama her nedense benim kafamda hep o parlak kabak kafasıyla yer ettiğini belirtmek isterim. Alakaya çay demle diyen 80’ler gençliğini ise “Ben hiç canlı dansöz seyretmedim beyabi, biliyor muydun?” mıyıklamamla bayarım acımam…

1. Kadın kung fusunda başarılı olabilmek adına ev işlerinde döktüren Gordon. Abi, bana da temizliğe gelsen nasıl makbule geçer!..
İğneye iplik geçirme sahnesi beni ta çocukluğuma götürdü sevgili seyirciler. Zira ömrüm annem için iğneye iplik geçirmekle geçti desem yeridir. Gözlerimin bozuk olmasını buna bağlarken, duygularım sel oldu aktı, boğulmayın, uzayın. Niye toplandın genç burda! Haydi evine! Naş!..
Belli ki Gordon Liu, kendini rolüne fazla kaptırmış.

2. Bu sahnede Gordon Liu ile karşı karşıya gelen oyuncuya şimdiden dikkatiniz çekmek istiyorum. Zira kendisi benim takıntı yaptığım bir oyuncudur. 70'lerin başlarından itibaren hep yan rollerde onlarca filmde seyirci karşısına çıkmış, ama illâ başrol oynayacağım diye bir kere bile yönetmenin başının etini yemediğinden, kendisine kısa süre içerisinde özel bir sayfa yapmama hak kazanmıştır.

3. Gelelim White Lotus ile olan özel sahnelere.

Gordon Liu, içeri çekme sanatında usta White Lotus'tan 'yoklama' alırken!

White Lotus'u jakuzi sefası esnasında dikizleyerek filmin sınıflandırmasını +18'e çeken Gordon Liu.

Ben senin bildiğin erkeklerden değilim diyerek Gordon'a tokadı yapıştıran White Lotus, namusunu kurtarırken!

4. Hayati noktalarını bularak White Lotus üzerinde kısa süre önce öğrendiği kanaviçe tekniğini geliştiren Gordon, ev ekonomisi dersinden 100 alarak mezun olmaya hak kazanmıştır.


5. Annemin torunlarıyla oynadığı 'cimcimcim' diye başlayıp nasıl gittiğini bir türlü hatırlayamadığım 'el' oyununun yetişkin ve kanlı versiyonu. "Ulan bir kere bile doğru dürüst bir Hong Kong filmi seyredemeyeceğiz mi be!" diyen bünyeler için.


Hong Wending san po bai lian jiao/ The Clan(Fists) of the White Lotus 1980
Y: Lo Lieh
Dövüş Koreografı: Lau Kar-Leong
O: Gordon Liu, Lo Lieh, Kara Hui

4 yorum:

kişisel depresyon anları dedi ki...

bu ak sakallı dedeyi rüyamda görmüştüm ben... bana dövüş sanatları ilminin incelikleri hakkında, bölümler halinde dersler vermişti. yalnız kötü olması bu sanatı kötü bir şekilde icra etmemin de sebebi olmuştu.
bu afişi hatırlıyorum iki film arasındaki film bu muydu kenarında köşesinde ne vardı hatırlamıyorum. dedeyle tanıştıktan yıllarca sonra video kasedini arşive eklemiştim... ama beklentilerimi karşılayamamıştı. hayır ben üç filmi tek bir film mi sanıyordum yoksa...
ne saçma bir yorum yazdım... şimdi konuyla ne alakası var... hayır şimdi dövüşesim geldi..

Tuğba dedi ki...

Eh madem dövüşesin var, bloglar arası bir dövüş turnuvası düzenlemenin tam vakti demek ki!
:-p

kişisel depresyon anları dedi ki...

tamamdır ben varım, hemen şartları konuşalım :)

Tuğba dedi ki...

Gardını alsın o zaaman herkes, çok gizli bir teknik geliştirmiştim. Onu kullanmanın vakti geldi demek ki! Yalnız acayip organizasyon özürlüyüm ben. Dolayısıyla bu iş balamadan yatar söyliyim. :-)

Boş işler bunlar...