7.4.10

GEÇİYORDUM UĞRADIM; PASSING CHINA

Dünya dönüyor (şaşırdınız biliyorum) ama ben hâlâ aynı yerimdeyim dostlar. Malumunuz 2010 Türkiye'de Japonya yılı (ya da öyle birşey işte...), gel gör ki bendeki nasıl bir kayıtsızlıksa artık, film gösterimi hariç hiçbir etkinliği takip etmiyorum. Bu durumda, zamansızlığımın ve bittabi olan zamanımda da tembellik yapma hakkımı kullanmamın etkisi büyükse de, yine de kendimi ayıplamaktan alıkoyamıyorum. Üstelik "geldi nisan ayı, başlar film festivalı" adlı uyduruk manim beynimi zorlamaya başlamışken, buraları böyle suskun bırakmam iyi olmuyor biliyorum. O halde yavaş yavaş hızımı arttırmak adına geçenlerde yaptığım bir etkinliği şuraya sıkıştırayım diyorum.
Boş İşler Bakanlığı'ndaki makam koltuğunu, gelecek seçim döneminde kimseye yar etmeyeceğime dair sizlerin huzurunda söz verirken, tüm bu çerçöpün arasında kendimi yine Uzakdoğu etkileşimli bir sergi ziyaretine eklemlemeyi başardım. Tamamı Çin'in çağdaş fotoğrafçılarının birer ikişer işlerine ayrılmış 'Passing China' adındaki sergi, sağolsun kafamı birkaç gün meşgul etmeye yetecek içeriğe sahip (Kapasitem birkaç günün ötesine geçmeye müsait değil maalesef. Yoksa sergide bir kusur olduğundan değil).

Li Wei- Live at the high places 6

Beyoğlu'nda adını şu an hatırlamadığım (tembellik emareleri artıyor) bir kilisenin zamanında yemekhane olarak kullanılan tonozlu monozlu küçük bir yapısında yer alan ve Sanatorium Sivil Sanat İnsiyatifi tarafından açılan sergi, İstanbul'un gizli kalmış yapılarını görmeye can atan benim gibi bünyelere iyi gelecektir diye düşünüyorum ama o mekanın, bu sergi için çok da uygun olmadığını düşünmüyor da değilim. Şu an yazdıklarımdan algılanacak yegâne şey sanıyorum benim de ne yazdığım hakkında çok fazla fikrimin olmaması olabilir. Ben de bilemedim ki şimdi.

Geleyim sergiden bana kalan iki fotoğrafçıya. Biri yıkılan komünizm sonrası kapitalizm ve bilumum diğer 'modern' dünya şeytanlıklarıyla cebelleşen Çin'i, bol adrenalin yüklü temalarla sorgulayan Li Wei iken, diğeri, sergide kendisine Mao'yu odağına alan işleriyle yer almış, daha çok geleneksel Çin sanatıyla batıyı bir potada eriten (hep bu tabiri kullanmak istemişimdir) Pan Yue.

Li Wei-Xuan Xuan 10

Li Wei'nin birçok işine kendi sitesi http://www.liweiart.com/ dan ulaşılabilirken, Pan Yue'nin sergide olmayan ama internetten ulaşabildiğim son işlerinden birinden bazı çalışmaları aşağıya ekliyorum.




Sergi 24 Nisan'a kadar Beyoğlu Postacılar Çıkmazı [Ada Kitap-Cafe (!)'nin karşısı] No:18'de görülebilir.

Hiç yorum yok:

Boş işler bunlar...