11.1.09

GAMERA-ÇOCUKLARIN SEVGİLİSİ

Gamera’nın sinemada arz-ı endam eylediği beşinci film olan 1969 yapımı “Gamera vs. Guiron/Attack of the Monsters”, bu pazar günü evlerimize konuk oluyor. Noriyaki Yuasa’ınn yönettiği bu film sıkıcı pazar günümüze bir ışık gibi doğuyor.
Biri japon biri amerikalı olmak üzere 9-10 yaşlarında iki veled-i zurna teleskoplarıyla gökyüzünü tararken bir Ufo’nun dünyaya doğru yaklaştığını görürler. Peşlerine takılan japon veledin kız kardeşi de dahil olmak üzere hep beraber Ufo’nun indiği yeri aramaya giderler. Bu iki velet ne kadar iticiyse kız olan japon ufaklıkta o kadar tatlıdır (ya da kendi küçüklüğümü ve abimin peşine takılışlarımı hatırlattığından bana öyle gelmiş olabilir söylemesi ayıp). Veletlerimiz genişçe bir düzlüğe vardıklarında önlerinden bir tavşancık geçiverir (Merak etmeyin, zorlama göndermelerime biraz ara veriyorum bir kaç saniye için tabii). Tavşancığın hemen ardından devasa Ufo’muzu görürüz. Bizim iki velet, japon ufaklığın “abicim n’olur binme ufo’ya. Belli mi olur uzaylıların ne yapacağı! Hem bak bu uzaylılar bilmez bizim dilimizi a benim canım abim” odaklı konuşmalarını kaale almayarak Ufocuğa binerler. Bir de üstüne üstlük düğmelerle oynamaya kalkışınca ufo havalanmasın mı! Dışlanmış japon ufaklık oracıkta, ufonun dışında, bana pek çok anımı hatırlatıp şöyle şöyle gözlerimin yaşarmasına neden olduysa da Gamera’yı göreceğim umuduyla duygularıma burda birazcıcık gem vurup filmi izlemeye devam ettim. Ufo çoktan atmosferi aşmış, arşınlaya arşınlaya uzayın derinliklerine doğru yol alırken işte, Gamera’yı görürüz. Çocukların ufonun içinde olduğunu anlamış(!) ve onlara eskortluk yapmaktadır. Yalnız burda akla takılan soru Gamera’nın ufonun yönünü dünyaya çevirmesi gerekirken ne hikmetse hiç oralı olmamasıdır ki filmin çekimleri sırasında yönetmenle aralarının açık olduğu dedikodularına bu noktada biraz inanır gibi oldum. Ufo gittikçe hızlanırken kaplumbağa kırması Gamera bu hıza yetişemeyecek (doğanın kanunu), biz de böylece ufonun gözden kaybolmasına seyirci kalacağız. Biraz sonra ufomuz uzaylılarımızın gezegenine iniş yapar. Bu ana kadar hiç birşeyden korkmayan veletlerimiz filmin sonuna doğru amerikalı olanın “ben annemi istiyorum” lafına kadar da hiç birşeyden korkmamaya devam edeceklerdir. İki uzaylı teyzemiz , hani kasetçalarda play tuşu basılıyken ileri ya da geri sararken çıkan ses vardır ya, aynı o seslerle aralarında uzaylı dilinde konuşmaktadırlar. Veletlerimizin “Anam bunlar bizim dilimizi bilmiyeler ki nasıl anlaşacağız” desturlu paniklemelerinden sonra uzaylı teyzeler parmaklarını rewind tuşundan çekerek insan dilinde konuşmaya başlarlar. Her zamanki dünya ile ilgili “ulvi” niyetlerinden bahsedip veletlerimizi kafalarken biz uzay üssünün dışında müthiş bir yaratıkla karşılaşırız. Uzaylı teyzelerin “bekçiköpeği” olarak adlandırdıkları köpekbalığı kafalı, gergedan vücutlu, mitolojik yaratıklara yeni bir soluk getiren canavarımız Guiron’la(Giyotin manasında). Bıçak gibi kullandığı kafasıyla kimseye göz açtırmayan bu dobermanın daha ne cevherleri var bir bilseniz benim gibi bağrınıza basarsınız. Ama herşeyin bir sırası var. Neyse işte uzaylı teyzeler çocuklarımızı kandırmıştır kandırmasına ama asıl amaçlarını kendi aralarında konuşurken açıklarlar. Çocukların beynini yiyip insanoğlunun tüm bilgilerine sahip olmak istemektedirler. Bu sebepten dolayı da çocukları ilaç kattıkları yemeklerle kandırıp bayılttıktan sonra kafalarını tıraş edip beyinlerini çıkartmaya davranmışsalar da nerdeyse“milyon yıl” sonra gezegene ulaşan Gamera, haksızlık yapmayalım, yine de tam zamanında gelmiştir. Uzaylı teyzelerimiz amaçlarını gerçekleştirmeden önce Gamera’yı haklamak için Guiron’u Gamera’nın önüne (kameranın önü de olur, sonuçta aynı şey) salarlar. Bıçak biçimli kafasıyla Gamera’ya her indirdiği darbe ölümcül boyutlarda olan Guiron’un en güzel cevherini hazırsanız ifşa ediyorum; kafasının yan tarafında bulunan haznesinde bolca ninja yıldızı (shuriken) ihtiva etmesidir. Gamera’yı da bu yıldız bıçaklarla ölümle burun buruna getirip,onun tepetaklak suya gömülmesine neden olur. Gamera için üzülecek miyiz? Ya çocuklarımız? Onlar bu sırada ne yapmaktadırlar? Valla bu filmde kötü karakter varsa onlar da işte bu iki velettir. Bir şekilde punduna getirip Guiron’u uzaylı teyzelerin üzerine salmayı başarırlar. Teyzeler Guiron tarafından etkisiz hale getirilirken psişik yeteneklerinin had safhada olduğunu gördüğümüz japon velet de “Gamera, Gamera” diyerek iti an çomağı hazırla hesabı (bir kere daha) Gamera’yı sudan uçmak suretiyle dışarı çıkarmayı başarır. İşte final sahnesi. Çok kapışmalı geçeceğe benzer. Guiron ve Gameda yeniden karşıkarşıya. Guiron bıçak kafasıyla Gamera’nın kabuğuna kabuğuna saldırırken, Gamera müthiş bir dirayetle dayanmaktadır. Guiron son kalan yıldızlarını da fırlattıktan hemen sonra görürüz ki Gamera bu ninja olayına çoktan alışmış, oynak hareketlerle yıldızlardan kendini bir çırpıda kurtarmıştır. Bir ara akrobatik hareketlerine de şahit olduğumuz Gamera, suya düştüğü o anda sanırsam küllerinden yeniden doğmayı başarmış, Guiron’a pabucunu ters giydirmek için and içmiştir. Bir hamle ile Guiron’un kafacığının üzerine zıplar ve kafasına kafasına vurmak sureti ile onu oracıkta çok pis şekilde haklayıp, burnunun dikine toprağa gömer. Çocuklarımızı da ufoya bindirip, ufoyu da ağzına alıp, arka ayaklarından ateşlediği motorları sayesinde dünyaya geri getirir. Bu arada hiç söz etmedik ama dünyada da çocukların anaları bizim sevimli ufaklığın “Valla uzaya gittiler” açıklamalarını hiç kaale almayıp biraz geç olsa da polise haber vermişlerdir. Gamera varken polis ne yapacak allaasen! Gamera çocukları ailelerine teslim eder ve yeniden yaktığı motorlarıyla döne döne göğe yükselerek gözden kaybolur.
Sevgili analar, babalar ve çok sevgili öğretmenler! Bu öyle bir filmdir ki isterseniz evde çocuğunuza, isterseniz okulda öğrencilerinize fen bilimleri dersini sevdirmek için seyrettirin. Pişman olmayacaksınız.


Neyse iyi bağlayamadık ama idare edin bi zahmet! Zira kendime verdiğim “erol”un boyutları gittikçe büyümekte. Biraz dışarı çıkıp hava almakta yarar var...
Müzik: Tom Waits, Everything you can think

Hiç yorum yok:

Boş işler bunlar...