6.12.10

JAPON ENKA 45LİKLERİ SAVULUN, BEN GELİYORUM!

lTürkiye sınırlarındaki Japon şarkıcılara ait 45lik takıntım tüm hızıyla devam ederken, henüz 'koleksiyon' adını hakedip haketmediği şüpheli olan koleksiyonum da hızla büyümeye devam ediyor. Bu defaki 45likler oldukça iyi kondüsyonda ve orijinal kapaklarıyla birlikte ulaştı elime.
İlk sanatçı Sakurada Junko (桜田淳子). Sanıyorum henüz çocukken ünlü olmuş ve birbirinden naif şarkıları seslendirmiş bir enka sanatçısı. Şimdi ne yapar ne eder pek ilgilenmedim açıkçası. 45liğin bir yüzünde 花占い HANA URANAI adlı şarkı, diğer yüzünde ise 白い貝がら SHIROI KAIGARA (okunuşundan emin değilim) adlı şarkı bulunuyor. Özellikle HANA URANAI'yi pek sevdim ben. Victor Records'tan 1974 yılında yayınlanmış.


İkinci plak ise küçük bir Ep kıvamında. Columbia Records tarafından basılmış. II. Dünya Savaşı öncesi yani 1930'ların hit parçalarını içeriyor. 4 parçalık plakta Akira Matsudaira'nın ISOGE HOROBASHA, Miss Columbia'nın (Misao Matsubara) NAMIKI NO AME ve JUKU NO HARU, Tokio Matsuyama'nın KATASENAMI adlı şarkıları bulunuyor. Kapağın arka yüzünde şarkıların sözleri var.



Matsudaira Akira- Isoge Horobasha;

Miss Columbia- Namiki No Ame (dış ses olarak kaydettim. O yüzden o kadar iyi değil sesi);

Bu müziği neden sevdiğimi bilmiyorum, saçma belki ama. Belki de saçma olan neden aramak... Bilemedim...

28.11.10

ASOSYALLİK HAKKINDA 11.GERÇEK

Asosyallik hakkındaki 11.gerçeği açıklamak üzere buradayım. İlk 10 gerçek için şuraya bakabilirsiniz.
Bilindiği üzere hobiler, insanların sosyalleşmesi amacıyla var olan şeylerdir. Her ne kadar başlangıçta insanın tek başına yaptığı eğlenceli işlermiş gibi görünse de eninde sonunda her hobi, başka insanlarla sosyalleşebilme şansı doğurduğu miktarda ismini hak eder.

Doğumundan ölümüne kadar sosyalleşmesi için türlü baskılar altında tutulan modern asosyal insan ise hayatının bir döneminde muhakkak bir hobi edinmesi yönündeki baskıyı üzerinde hissetmiş, türlü türlü hobileri denemesine rağmen hiçbirinde tutunmayı başaramamıştır. İlerleyen yıllarda şiddeti, sessiz çevre baskısının etkisiyle artan hobi edinme ihtiyacı, maalesef asosyal insanda yanlış sonuçlar doğurarak, onu daha da asosyalliğe iter. Kimsenin pek bilmediği şeylere merak salarak, yalnızlaşma yolunda önemli adımlar atan asosyal insan, böylelikle, bir anlamda başladığı yolda ‘doğru’ adımları içgüdüsel olarak atmış da sayılır.

İşin en gülünç yanıysa, asosyal insanın asosyalliğinin aslında,‘sinemaya giderim, kitap okurum, müzik dinlerim’ üçlemesini kendine hobi(!) edinmiş insanlar arasında yüzdeye vuracak olursak, oldukça küçük bir dilime tekabül etmesidir ki, bu durumun farkına varması kendi lehine ve avantajınadır.

Asosyalliğin El Kitabı 2.sayfa 21.paragraf…

DELİNİN GÜNCESİ 253x

Ekstra hiçbir şey yapmıyorum. Ama Doraemonlar tesadüfen karşıma çıkıp duruyorlar. Sanırım algıda seçicilik meselesine 'yoğun' bir boyut kattım. Literatürde çığır açmış olabilirim.
O halde kayıtlara geçsin;
1. Cihangir'den Taksim Meydanı'na çıkarken solda küçük bir dükkanın vitrininde eciş bücüş bir Shinchan görür gibi oldum. Daha dikkatli bakınca harbiden de Shinchan'la göz göze gelip, dükkana girmem bir oldu. Yaklaşık saat 2 yönüne döndüğümdeyse, rafın arka sıralarında bir yerde Doraemon bana el sallıyordu. Sonuç açılan cüzdanlar... 2. Dün akşam iş çıkışı Fatih'in karanlık kaldırımlarını aydınlatan iki cevherle karşılaştım; Ultraman ve Doraemon. İkisi de alındı. Envanter no: 'Artık ben bile bilmiyorum'...

Misiz Vildan Abla'nın dediği doğru galiba. Doraemon piyasasını sildim süpürdüm galiba...

26.11.10

OKUMURA CHIYO-HASHI YUKIO

Benimkisi de 'maddesel' obsesif bozukluk sanırım. Daha yeni elime bir Okumura Chiyo 7"liği geçirmiştim ki gitti gidiyor üzerinden yaptığım köklü (!) araştırmalar hemen sonuç verdi. Yalnızca "Japonca 45lik" ibaresiyle satışa konulan plağın içinden tamamen tesadüf eseri Okumura Chiyo çıktı. İşin tuhaf tarafı ilk aldığım 7"lik Melodi Plak tarafından, yani bir Türk firması tarafından basılmıştı. Bu defaki plak ise halis muhlis Japon. Toshiba Records tarafından basılan plağı, satın almadan evvel, fotoğraf üzerinde gözüken seri numarasıyla internette aradım taradım ama hiçbir sonuca ulaşamamıştım. Plak elime geçtikten sonra ise üzerindeki yazıların izini sürmek çok zor olmadı, zira kapı gibi Okumura Chiyo yani 奥村チヨ sırıtıyordu. Şansım bu kadarla da bitmemişti. Çünkü bu 7"liğin bir yüzünde Okumura'nın en popüler şarkısı Koi no Dorei 恋の奴隷 bulunuyor. Bir önceki yazıda Koi No Dorobo diye yanlış yazmışım, artık kafamda ne varsa o esnada... Öteki yüzünde ise Nemuku Naru Made 眠くなるまで adlı şarkı var. Buyrun;


Bunlar yan dönüyor sürekli, benim günahım yok!





Araştırmalarım ikinci buluntusu ise yine sadece “Japonca 45lik” ibaresi adı altında satın aldığım, kanji söke söke Hashi Yukio’ya ait olduğunu bulduğum 1964 tarihli bir enka plağı. Plak üzerindeki yazıları araştırırken birçok şey öğreniyorum doğrusu. Mesela bu plağın çıktığı Victor Records çok eski bir şirket imiş. İnternette köklü bir databaseleri var. 7"liğin bir yüzünde ゼッケンNO.1スタートだ, diğer yüzünde Gaijin Bochi 外人墓地 (ki pek acıklı)adlı şarkı var. Sanıyorum Hashi Yukio ile ilginç şeylere ulaşabilirim. Tamamen içgüdü... Buyrun;




Bir an önce mikrofon almalıyım. Bu şarkıları ayıla bayıla söylemeliyim...

18.11.10

ÖFKELİYİM AMA YİNE DE MUTLUYUM!


Yukarıdaki resimde görülen 7".lik pilaki, Japon enka sanatçısı Okumura Chiyo'ya (奥村チヨ) ait olup, henüz nasıl olduğunu bilmesem de, zamanında Türkiye'de Melodi Plak tarafından basılmış. Dün, tüm o bayram kalabalığını göze alıp kolaçan timi oluşturarak Komakine'yle dışarı çıktığımızda, ilk eller yukarı dediğimiz pilakicide karşımıza çıktı. Her ne kadar fiyatı çok çok yüksek olmasa da 7".lik için biraz tuzlu gibiydi ama milyon dolar olsa, şuracıkta bağış timi kurar, gene de kaçırmazdım ben bunu.

Okumura Chiyo kim diyenlere, "Ben de tanımıyorum. Ama tipik bir enka olan şarkıyı dinlemeye başlar başlamaz sevmemek olanaksızdı" demek isterim. Eve gelip şöyle bir aradığımda, kendisinin '47 doğumlu eski model 'yeni' şarkıcı ve elbette oyuncu olduğunu öğrendim. Asıl çıkışını ve 1 milyonluk satışını Koi no Dorobo (Aşk Hırsızı) adlı şarkısıyla yapmış olan Okumura Chiyo ablayı ben pek sevdim. Kendime bir karaoke mikrofonu alamadım ki şuracığa şarkıyı söylerkenki performansımı ekleyeyim. Neyse...
7".lik pilakinin bir yüzünde, ki kabına bakarsak asıl yüz bu, Öfkeliyim ama yine mutluyum (!?) anlamında Kuyashii Keredo Shiawase Yo adlı şarkı, diğer yüzünde ise Seni görmek istiyorum anlamında Anata Ni Aitai adlı şarkı var. Çok acıklı dostlar, dosta düşmana...
İnternette bu 7".lik hakkında ebayde bir kopyasının -yanılmıyorsam- 49 dolar civarı bir fiyata satıldığını bulmaktan başka pek bir bilgiye rastlamadım. Ben kaça aldığımı söylersem çatlarsınız. Çatlak patlak olsun istemem aramızda! Aman ne diyorum gene belli değil...

Son olarak benim gibi şarkıya eşlik etmek isteyenlere şarkının sözlerini
de ekliyorum (Çok naziğim, hiragana okuyanlara selam olsun). Youtube artık yasak değil sanıyorum, o yüzden gönül rahatlığıyla şarkıyı da alttaki videodan dinleyebilirsiniz.







13.11.10

ELLER YUKARI! ÜZERİNİZDE PATLAYICI MİKTARDA DORAEMON TESPİT EDİLDİ!

İlk defa sözümde durmuş olmanın rahatlığıyla gitti gidiyordan hemencacık aldığım Doraemonları ekliyorum.
İlki, Kinder Yumurta'nın bir kaç yıl evvel verdiği Doraemon figürlerinin tam serisi;


İkincisiyse 29-30 numara terlik. Yeğene göstermemem lazım bunları diyeceğim ama o çoktan Hello Kitty'ye takmış vaziyette. Yani güvendeyiz dostlar! Aramaya devam...

12.11.10

DORAEMON-TR

Bu gidişle blogun adını Doraemon-Tr olarak değiştireceğim. Son buluntularıma hep beraber bakalım:
Bir: Kadıköyde siyah Doraemonlu çanta;



İki: Bir alışveriş merkezinin bijutericisinde onca göz korkutucu ıvır zıvır arasına saklanmış ama benim kartal gözlerimden kaçmayı başaramamış telefon süsü;

Üç: Hahaha! Çarşamba Pazarı'nda gülen suratlı bir lif. Ben de güldüm!..

Kaçışabilirsiniz çünkü gitti gidiyorda Doraemon buldum ve aldım. Çok yakında bu sayfalarda. Ebay'de de sardırırsam vay halimize sayın seyirciler...

25.10.10

BUNALTMAYA DEVAM...

Daha alttaki girdide hafta bitmeden 4 kuş vurdum diyordum ki o kuşların sayısı 6.5'e yükseldi. Pazar öğleden sonrasında sanki Doraemon beni çağırmış gibi Kadıköy'e doğru geçelim dedim Komakine'ye. Kendisinin sağolsun nefes alabildiği Pera'dan bile önce hayata merhaba dediği Kadıköy'de, hem pilaki hem de benim ıvır zıvırlarımı aramak için girmediğimiz delik bırakmamaya çalıştık. Kalabalıkları yararak ilerlediğimiz Kadıköy'de, arkadaşım hastaRuh tarafından "Oha lan, hediyeni almaya mı geldin?" bazlı gözüme sokulan bir torba, işte ilk ilahi işareti vermiş, torbanın içinden alttaki fotoğrafta solda görülen şişe şeklindeki şemsiye çıkıvermişti. Valla ben bu Japon-Çin işine sardırdıktan sonra arkadaşlar-canlar sağolsun nerde bir uzakdoğusal faaliyet ya da ıvır zıvır varsa ya haberdar ederler ya da alırlar. Pek mesudum yani. Şemsiyenin açık hali, ben bozulmasını istemediğim için internetten yürüttüğüm alttaki fotoda görülebilir.

İkinci hadise ise, artık umutlarımız yavaş yavaş tükenirken, eve dönmek üzere vapura doğru saptığımızda One Piece karakteri görüp yaklaştığım bir elektrikçinin vitrin önünde sallanarak bana göz kırpan ışık enerjisiyle hareket eden Doraemon oldu (En üst fotoda sağdaki). İşte yukarıda değindiğim buçukluk da tam da burada ortaya çıktı. Zira Doraemon'un kutusunun üzerinde bikinili Shinchan görmek mümkün.
Ben hayatımda bir hafta boyunca hiç bu kadar sevindiğimi bilmem sevgili dostlar. Neredeyse hayata umutla bakmaya başlayacağım yani, o derece! Yine de Doraemonları yeterince tükettiğimi düşünüyorum. Uzunca bir süre rahatsınız yani. Haydi bakalım. Yeni takıntılara yelken açalım...

21.10.10

GODFREY HO GURURLA SUNAR: GOFREDO

Kısa süre önce sevgili Komakine bana mükemmel bir haber ulaştırdı. Aldığı duyumlara göre Godfrey Ho Türkiye ile bir anlaşma imzalamış, yeni bir ürününü yıllar sonra ülke topraklarına sokmaya hazırlanıyormuş. 80'li yıllarda en çok kasıp kavurduğu ülkelerden biri olan Türkiye'den zamanında öyle ekmek yemiş ki, şimdi minnetini göstermek için güzel bir yol bulduğunu düşünüyormuş. Mevzubahis ürün 'na' işte budur;




Hahaha demeden evvel şunu düşünün, bu adam nice gençlerin sebebi oldu zamanında. Şimdi de bu abur cuburla genç dimağları ele geçirmeye mi çalışıyor acaba? Çok pis şüphelendim. Bu konuyu araştırmaya gidiyorum...

Başka bir eften püften konuda da görüşmek üzere...

SON BULUNTULAR

Bir hafta içinde 4 kuş vurdum. Önce cadde üzerinde dandik bir takıcıda Doraemon anahtarlık.

Sonra Doraemon bereketli pazarda çakma kaleydeskop. Aynı gün eve dönerken bir kırtasiyenin vitrinine asılmış Doraemon ve Shinchan kalem. Nerden baksam bereketli bir hafta oldu.



Not: Fotoları bilerek bulanık çekiyorum. Nazar değmesin diye! :-p

12.10.10

SON YAZILARDAN BİR KUPLE

Geçtiğimiz süre zarfında Tersninja'da yayınlanan yazılarımdan bir demet.

Ölümsüz samurayların animesi; Mugen No Jûnin/Blade of Immortal
http://www.tersninja.com/kiliclarini-kanla-yikayanlar-blade-of-immortal/









Ergen bir vampir animesi; Hitsuji No Uta/Lament of Lamb
http://www.tersninja.com/kana-susamis-ergenler-lament-of-lamb/







Absürtlüğü ele almış son dönem bir süper kahraman hikâyesi; Dai Nipponjin/Big Man Japan
http://www.tersninja.com/it%e2%80%99s-easy-when-youre-big-in-japan-a-k-a-sen-oyle-san/








80'lerin bağrından kopup gelmiş 1.sınıf bir b-filmi; Robot Ninja
http://www.tersninja.com/gelecegin-super-kahramani-geldi-haanim-robot-ninja/

10.10.10

...AND YOU CALL YOURSELF A NINJA?


Ninja ve kung funun suyunu çıkarmaya oyunlar üzerinden devam ediyorum. Daha önce bir ya da iki kez takıldığım dandik ninja-samuray-kung fu oyunlarından bahsetmiştim blogun bir yerlerinde. Hazır yeri gelmişken son birkaç aydır obsesif bir şekilde oynadığım bir oyundan söz edeyim.


PSP ekolünden gelen biri olarak, her şey erkek arkadaşımın Nintendo DS’ine el koymamla başladı. Tamamen ritme dayalı Rhythm Paradise adındaki bir oyun bünyemde öyle bağımlılık yarattı ki, adeta tehdit edercesine el koyduğum (abartıyorum tabi ki) DS’i zimmetime geçirmek için gerekli kanuni hazırlıklara da başladım. Oyunun ne firmasını biliyorum ne de hakkında başka bir şey. Şu durumda önemli de değil zaten. Her biri içinde 5 adet bölüm barındıran toplam 50 küçük oyuncuktan oluşan bu görünüşte dandik, oynayışta müthiş zevkli oyunun içinden bizim konumuzu ilgilendiren bölümleri sizler için ayıkladım. Yıllık iznimin yaklaşık 5 gününü kendisine ayırmama neden olan RP’yi, yalnızca bitirmenin yetersiz kaldığını, mükemmele ulaşmak için kendini tekrar tekrar oynatma başarısını gösterdiğini de belirttikten hemen sonra kısa kısa bölümlerden bahsedeyim.

1. DOG NINJA
Resimlerde görülen tilki benzeri köpek ninja, sırtını kameralara dayayarak önüne gelen bilimum sebzeyi ve ıvır zıvırı, kılıcıyla ortadan düzgün bir şekilde müzik eşliğinde ikiye ayırmaya çalışıyor. Kendisi ortadaki resimde brokoli ayıklarken kameralara poz vermiş.
2. Aralara kaynamış ikinci oyunumuz KARATE MAN. Bu abi de son derece romantik bir şarkı eşliğinde, yağmur altında üzerine üzerine gelen kutulara ve son kertede fıçı içinde büyük bir tehlike arz eden bombaya yumruk ve tekme atmakla yükümlü. Kendisini, başarılı olamadığı zaman ufka bakıp ağlarken görmek olası.

3. KARATE MAN'in ikinci ve daha kazık versiyonu. Hemen hemen aynı şeyleri daha hızlanarak yapıyoruz.


4. İşte en sevdiklerimden MUNCHY MONK. Elimize hazır biri çörek vermişken, ziyan olmasın diye fire vermeden yemeye çalışıyoruz.
5. MUNCHY MONK 2. Açlık durumu devam eden keşişimiz çörekleri birer, ikişer ve üçer olmak üzere hızlı bir şekilde orkestral bir şarkı eşliğinde mideye indirmeye çalışıyor. Ne diyoruz; Afiyet olsun.


Olumsuz altyazılı olan fotoğraflar, oyunda başarısız olunca çıkanlar. Başarılı olduğumuzda elbette daha farklı versiyonlar çıkıyor ama takdir edersiniz ki bir yandan oyunu oynayıp bir yandan fotoğraf çekmek pek mümkün değil. Utançla kendime aşağı resimdeki soruyu sormak istiyorum. Ama cevap açık kalsın...
Bu anlattıklarımın dışında yani ana oyunun dışında, küçük oyunlar da var. Onlardan bir tanesi tahterevalli üzerinde denge kurarak, dengeyi bozmak için yukardan fırlatılan karpuzu vs. ikiye bölmeye çalışan bir samurayın eğlenceli oyunu. Böyle ufak tefek süprizler de barındırıyor oyun.
Şimdi ben bu oyunu yalayıp yuttum dostlar. Ama Japon versiyonun farklılıklar içerdiğinin ayırdına vardım. Onun için ben oyunu karıştırmaya o taraflara doğru giderken kısa süre içerisinde Godzilla Unleash oyununda buluşmak dileğiyle diyorum.
Boş işler bunlar...