10.10.10

...AND YOU CALL YOURSELF A NINJA?


Ninja ve kung funun suyunu çıkarmaya oyunlar üzerinden devam ediyorum. Daha önce bir ya da iki kez takıldığım dandik ninja-samuray-kung fu oyunlarından bahsetmiştim blogun bir yerlerinde. Hazır yeri gelmişken son birkaç aydır obsesif bir şekilde oynadığım bir oyundan söz edeyim.


PSP ekolünden gelen biri olarak, her şey erkek arkadaşımın Nintendo DS’ine el koymamla başladı. Tamamen ritme dayalı Rhythm Paradise adındaki bir oyun bünyemde öyle bağımlılık yarattı ki, adeta tehdit edercesine el koyduğum (abartıyorum tabi ki) DS’i zimmetime geçirmek için gerekli kanuni hazırlıklara da başladım. Oyunun ne firmasını biliyorum ne de hakkında başka bir şey. Şu durumda önemli de değil zaten. Her biri içinde 5 adet bölüm barındıran toplam 50 küçük oyuncuktan oluşan bu görünüşte dandik, oynayışta müthiş zevkli oyunun içinden bizim konumuzu ilgilendiren bölümleri sizler için ayıkladım. Yıllık iznimin yaklaşık 5 gününü kendisine ayırmama neden olan RP’yi, yalnızca bitirmenin yetersiz kaldığını, mükemmele ulaşmak için kendini tekrar tekrar oynatma başarısını gösterdiğini de belirttikten hemen sonra kısa kısa bölümlerden bahsedeyim.

1. DOG NINJA
Resimlerde görülen tilki benzeri köpek ninja, sırtını kameralara dayayarak önüne gelen bilimum sebzeyi ve ıvır zıvırı, kılıcıyla ortadan düzgün bir şekilde müzik eşliğinde ikiye ayırmaya çalışıyor. Kendisi ortadaki resimde brokoli ayıklarken kameralara poz vermiş.
2. Aralara kaynamış ikinci oyunumuz KARATE MAN. Bu abi de son derece romantik bir şarkı eşliğinde, yağmur altında üzerine üzerine gelen kutulara ve son kertede fıçı içinde büyük bir tehlike arz eden bombaya yumruk ve tekme atmakla yükümlü. Kendisini, başarılı olamadığı zaman ufka bakıp ağlarken görmek olası.

3. KARATE MAN'in ikinci ve daha kazık versiyonu. Hemen hemen aynı şeyleri daha hızlanarak yapıyoruz.


4. İşte en sevdiklerimden MUNCHY MONK. Elimize hazır biri çörek vermişken, ziyan olmasın diye fire vermeden yemeye çalışıyoruz.
5. MUNCHY MONK 2. Açlık durumu devam eden keşişimiz çörekleri birer, ikişer ve üçer olmak üzere hızlı bir şekilde orkestral bir şarkı eşliğinde mideye indirmeye çalışıyor. Ne diyoruz; Afiyet olsun.


Olumsuz altyazılı olan fotoğraflar, oyunda başarısız olunca çıkanlar. Başarılı olduğumuzda elbette daha farklı versiyonlar çıkıyor ama takdir edersiniz ki bir yandan oyunu oynayıp bir yandan fotoğraf çekmek pek mümkün değil. Utançla kendime aşağı resimdeki soruyu sormak istiyorum. Ama cevap açık kalsın...
Bu anlattıklarımın dışında yani ana oyunun dışında, küçük oyunlar da var. Onlardan bir tanesi tahterevalli üzerinde denge kurarak, dengeyi bozmak için yukardan fırlatılan karpuzu vs. ikiye bölmeye çalışan bir samurayın eğlenceli oyunu. Böyle ufak tefek süprizler de barındırıyor oyun.
Şimdi ben bu oyunu yalayıp yuttum dostlar. Ama Japon versiyonun farklılıklar içerdiğinin ayırdına vardım. Onun için ben oyunu karıştırmaya o taraflara doğru giderken kısa süre içerisinde Godzilla Unleash oyununda buluşmak dileğiyle diyorum.

Hiç yorum yok:

Boş işler bunlar...