15.7.09

ROBO VAMPIRE

Sevdiklerinize işkence mi yapmak istiyorsunuz? Hemen bir Godfrey Ho filmi edinin. Şeytani anlarınızın biricik dostu, Godfrey Ho filmi...
Yeni bir paçavra filmle daha karşınızdayım. Bugün işleyeceğimiz film, Godfrey Ho adından da anlaşılacağı üzere, fantastiko ve dandikonun dibine vurmuş ROBO VAMPIRE. Aslında ortada vampir bir robot olmadığında dolayı Robot vs. Vampir deselermiş daha yerinde olurmuş ama filmin tek falsosu bu olmadığı için, hiç girip karıştırmaya gerek yok.
Pek öyle zeki bir tip olmadığımdan dolayı, bir Godfrey Ho filminin konusunu o kadar kolay çözemiyorum. Bir de her ne kadar basit filmler gibi gözükse de bu türler, anlamak hep zaman istiyor. Anladığım ve anlamadığım yerleri uydurduğum kadarıyla anlatmam gerekirse sanırım şöyle bir şeyler yazabilirim;

Uyuşturucu kaçakçılığı yapan çete, peşindeki narkotik şubeyi alt etmek için vampirlerden yararlanmaya karar verir. Çin usulü vampirleri artık tanımış olmanız lazım, hani yalnızca kendilerini canlandıran rahibe itaat eden, alınlarındaki sarı dua kağıdının çıkarılması ile canlanan ve zıplayarak hareket eden vampir türü. Vampirler, işe de yarar doğrusu. Bu esnada narkotik şube polislerinden bir kadın kaçırılarak, hapsedilir. Üst kottaki bir musluktan, altında oturan kişinin kafasına su damlaması usulüyle yapılan işkenceye de işte bu abla sayesinde şahit oluruz. Abla saçlarını, “sıkın şu musluğu allah aşkına” diye her savuruşunda, vicdanlı seyircinin etkilenmemesine (!) olanak yok doğrusu. Bu arada narkotik polisinin baskınlarından biri esnasında polislerden biri yaralanır. Hastanede kendisinden bir adet cillop gibi robot yapılarak, direk vampirlerin üstüne salınır. Hiç Robocop mobocop demeye bile gerek yok. Lakin Robo’ya şu dakika dönüp birşey sormak istiyorum: “Oğlum, annen okul müsameresi için mi dikti len kıyafetini?” (Hoş dalga geçtim düpedüz ama filmi izlediğim dönemde ben de aynısını annemden talep etmiştim ve hatta anacağım da “hah evladım 'kız' gibi olacak parlak parlak. Dikeyim hemen” demiş idi. Neyse kurcalamayın). Kendisi bana cevabını özel olarak vereceği için sizleri bekletmeden hikayeye devam edeyim, bilmiyorum ne kadar mantıklı geliyor ama.


Çete ile narkotik arasındaki olaylar gerilla aksiyonu tadında gelişirken, robotumuz da vampirle manyetik sesi ve ağır hareketleriyle savaşmaktadır. Yönetmen amca olayların seyrini bir ara, ana vampir- kadın bir hayalet ve söz konusu robot arasındaki bir aşk üçgenine çevirerek kadın seyirciyi de ihmal etmediğini göstermiştir. Zira aslında robot polisin ölmeden önce kızarkadaşı veyahut karısı olduğunu öğrendiğimiz hayalet hanım kızımız, polislik gibi tehlikeli bir mesleği icra ettiği için robota sitem ederken görülür. Öte yandan vampirle hangi ara aşna-fişne olayına girdi hatırlamıyorum valla.

Hayalet kızımız

Vampir efendisi rahip

Anlattığım gibi iki koldan yürüyen hikayenin final sahnesi içinse söylenebilecek tek bir kelime olmadığını bilmeme rağmen, ben de bu işi zaten cümle bazında yapacağımdan çok da çekiniyor değilim dostlar. Gerilla aksiyonu ile uyuşturucu çetesi yerlebir edilirken, şehrin karanlık sokaklarında karşı karşıya gelen robot ve King Kong suratlı vampir (evet yanlış okumadın King Kong dedim), araya hayaletin ve vampirin efendisi rahibin de dahil olmasıyla adrenalini yükselten bir seyir vaadediyor. Her ne kadar zıplayarak ilerleyen vampiri kovalayan robotun ağır çekim yürüyüşü ile ‘bu filmin bitmesi aylar alır herhalde’ korkusunu seyircinin yüreğine verse de.

"Sevdiceğim kaçma benden" diyen Robo, vampirin peşinde...

Yazımı, film vesilesiyle beni çok duygulandıran yönetmen Godfrey Ho’ya yazdığım bir mektupla bitiriyorum;

Sevgili Fernando Pessoa’ya taş çıkartacak kadar çok takma ismi olan Godfrey Ho amca,
Filmlerinizin yılmaz bir hayranıyım. Her ne kadar film külliyatınız içerisinde seyrettiğim film sayısı birine hayran olabilmek için oldukça az miktarda da olsa, bu cüretimi bağışlayacağınızı umuyorum. Şu hayatta, birçokları tarafından demode hatta kitsch olarak nitelenen eklektik ruhumu okşayacak yegane şey sizin filmleriniz. İstiyorum ki, bir fırsatım olsun da film külliyatınızı devireyim, o onbin parçaya bölerek, katlanarak büyüyen miktarlarda daha ürettiğiniz filmlerinizin hepsini seyredebileyim. İnanıyorum ki, yıllar önce, daha kimsecikler bilmez iken, kes-yapıştır sanatını kullanarak harikalar yarattığınız filmlerinizde, doğru parçaları bir araya getirebilirsem, işte orada, hayatın biz insanoğluna bahşettiği yegane şeyi bulabileceğim. Satori yolunda bana bu kapıyı açtığınız için teşekkürü borç biliyor, Türk örf ve adetlerine göre ellerinizden öpüyorum.

ROBO VAMPIRE 1988

Y: Godrey Ho

O: Valla şu an hiç önemi yok, ayıp olacak ama...

Beyler, kimlik kontrolü var. Rahip de olsa kimliğini arka cebine sıkıştırıvermiş. Atmıyorum, harbiden!!!

3 yorum:

shadow dedi ki...

Ulan, bu kadar alakasız karakterleri bir araya getirmekte Türk Sinemacılarından daha ehil kimler vardır bu alemde diye sorsam vereceğim cevap herhalde bu fantastik ötesi kardeşlerim olurdu. Sahil, kadınlar, elinde sikko bir silahla salınan alüminyum folyo çakması bir elbise giymiş serseri bir robot, sırf uzakdoğu ve kung fu ambiyansı vereceğim diye aptal bir şekle girmiş bir rahip, kot ceketli abiler falan... Kafka'nın eline kalem verip birbirine en çok tezat oluşturabilecek dört karakter yaz desen bu kadarını yapamaz vallahi. Kimlik kontrolü numarası da kitabın eski numaralarından. O dövmeli arkadaşın yiyeceği yumruğu, arkasındakinin atacağı taklayı şimdiden görebiliyorum sanki.

Tuğba dedi ki...

Evet, yazdığın gibi, oldukça kafa açıcı bir film (yazmamış mısın?:)
Sinemada 'bilinmeyen çığırı' açan iki millet varsa, biri biziz diğeri de bunlar işte.

Yazıya eklemeyi unutmuşum ama gene filmden canalıcı diyaloglar için;
http://www.imdb.com/title/tt0121694/quotes

Adsız dedi ki...

Güzel bir yazı olmuş, ancak Robo Vampire sanıldığının aksine bir Godfrey Ho filmi değil :)

İnanmazsan ayrıntılar şurada:
http://goldenninjawarriorchronicles.blogspot.com/2010/11/false-interview-info-about-godfrey-ho.html?zx=ba537ffa4dfb7e3c

Boş işler bunlar...