Hong Konglu yönetmenler benim akrabam falan olmadığından ilk olarak filmi bana tanıdık kılan unsurlardan bahsetmek işime geliyor ne yalan söyleyeyim. Birincisi, 1993 yapımı filmi, gözü kapalı izlenebilir kılan şey, ana oyuncularından birinin Anthony Wong olması. Şiddet, kan gölü, tecavüz, seks ve bu tümünün akla getirebileceği türlü iğrençliklerle dolu filmin ağırlığını azaltan bir şey varsa o da, Anthony Wong’un canlandırdığı, kadın düşkünü ama işinde acayip yöntemlerle de olsa başarılı polis komiseri. Daha önce Chris De Burgh üzerinden kaymak yiyerek bu sayfalara taşıdığım Red To Kill’in zekâ özürlü karakterini canlandıran Lily Chung yine, başta babası olmak üzere ailesinin tüm üyeleri tarafından istismar edilen acınası bir rolle karşımızda.
Film, CAT III'nin vazgeçemediği masmavi bir aydınlatma altında Lily Chung'un hapishanede özenle makyaj yapmaya çalışması esnasında gardiyanlar tarafından zorla götürülmesiyle açılıyor. Daha henüz buna anlam veremeden türlü şebeklikler içerisinde ekrana gelen Wong, her ne kadar bünyemde "Öf, gülemem sana şimdi" tepkisi yaratmaya çalışmışsa da kendimi koyverdiğimi ve bu herif ne yapsa istemdışı gülmeme sebebiyet verdiğini itiraf etmeliyim.
Karakol kapısından canhıraş vaziyette girerek "Ailemi katlettiler" nidaları atan Lily Chung, komiser Wong ve onun çömezi oğlan çocuğu görünümlü kadın polis tarafından karşılanır. Kızın evine yani olay mahalline varan polis ekibi kelimenin tam anlamıyla bir katliamla karşılaştıklarını farkettiklerinde, komiser Wong vakit kaybetmeden, kendi yöntemleriyle cinayeti kim veya kimlerin işlediklerini bulmak için iz peşine düşer. Kendi yöntemi demişken, örnek vermek gerekirse küvet içerisinde öldürülen kızkardeşin memesine dokunmak suretiyle yumuşaklık hesabından 12 saatten az bir süre önce öldürüldüğünü tespit eden Wong, kendisini cesedin yerine koyarak nasıl bir boğuşmanın mevcudiyete geldiğini de anlamaya çalışır.
Aslında kan gölüne dönmüş mekanda Wong'un bu istemdışı gülmeye sebebiyet veren halleri, filmin kafalara balyoz indirmek suretiyle insanı ağırlaştıran özelliğini yumuşatıyor. Dahası cesetlerin yerine kendini koyarak olayın nasıl gerçekleştiğini örneklerle açıklamak uğruna kızın annesinin taklidini yapmaktan bile çekinmeyen, üstüne bir de olay mahalli fotoğrafçısına sanki mahalle fotoğrafçısı gibi cesetlerle poz veren Wong'u ben Allah'a havale ettim bile.
Wong ve ekibi -ki bahsettiğim çömezden oluşmaktadır- sürdükleri izlerden önce kızın sevgilisine, ordan da katliamı işleyen zanlı olarak kıza ulaşırlar. Böylelikle kızı sorguya aldıklarında hem Wong'un hem de çömezinin gözlerini yaşartan (şaka değil) bir hayat hikâyesiyle seyirciyi başbaşa bırakırlar.
Mutlulukların genelde fotoğraflarda kaldığı bu dünyadan sevgiler saygılar...
Hah! Bu arada, kızlar yamacıma toplanın. Zira Anthony Efendi hepinize birer öpücük konduracakmış!..
Y: Kai Ming Lai
O: Lily Chung, Anthony Wong, Hugo Ng
2 yorum:
Stuart Gordon'un aynı adlı 90 yapımı tv filmi vardı aynı adlı. Dedim bizim ninja amerikalara da mı uzandı ama gördüklerim içimin rahatlamasına sebep oldu :)
Bana da o yüzden farklı çağrışımlar yapmıştı bu film zaten ama...
Amerika değil ama sanırım yakın zamanda bir Küçük Emrah filmi patlatabilirim. Hazırlıklı olalım. Korkuyorum KDA! :-p
Yorum Gönder