12.7.09

YARABBİ ŞÜKÜR / EBOLA SYNDROME

Yönetmen Herman Yau ve oyuncu Anthony Wong’u birkez daha biraraya getiren ve Bunman: The Untold Story ile benzerlikler taşıyan bir başka film ise 1996 yapımı Ebola Syndrome. Bunman’deki gibi kişilik bozukluğu olan bir karakteri canlandıran Anthony Wong, bu defa biraz daha karikatürvari olarak karşımıza çıkıyor. Ya da büyük ihtimal bana öyle gelmiş olabilir, zira kendimi kahkahalarla gülmekten alamadım.
Patronunun karısıyla “iş” üzerindeyken, basılan Kai Wong, önce “Aman canım patronum, yaman cicim patronum” diye adamın ayaklarına kapandıysa da, iki dakika içinde eline geçen ilk fırsatta patronunu, patronun diğer adamını ve karısını bahçe makasıyla doğramak için ikinci kez düşünmüyor. Bu esnada bu katliama şahit olan patronun kızını ise ne hikmetse, üzerine benzin dökerek yakmaktan son anda vazgeçiyor, ki bu benzin sahnesi Bunman’de de var idi. Ama o filmde amacına ulaşmış idi.
Adamımız arkasında bu kız evladını bırakarak Güney Afrika’ya, Johannesburg’a kapağı atarak, orada bir lokantada çalışmaya başlar. Aradan 10 yıl geçmiştir. Gördüğümüz kadarıyla patronu tarafından üç kuruş paraya çalıştırılan Kai, et satın almaktan doğramaya kadar her türlü işi de yapmaktadır. Patronu canlandıran 5 Venom’lardan Lo Meng ile arasının da fena olmadığı sezilmektedir.
Oh, gene ne uzattım yarabbi! İşte efendim, günlerden birgün patron ucuz et alabileceği bir yer bulmuştur ve Kai’yi de yanına alarak Zulu Kabilesi’nin olduğu bölgeye doğru yola çıkar. Kabilenin mekanına geldiklerinde Zulu’ların birçoğunun hastalıktan kırıldıklarını görürler ama cehalet parayla değil ki canlarım. Pek birşey anlamadan kocaman domuzlarını alarak gerisin geri dönmek için yola çıkarlar. Henüz geniş savanadan çıkamadan arabayı ağaca gömen Kai, bu nedenden dolayı patronuyla tartışınca, kapris yapıp arabadan iner ve yürümeye başlar. Nehrin kıyısında cıbıldak Zulu yerlisi kadını görünce zaten cinsel anlamda da pek tekin biri olmadığından kelli kadına sarkmaya karar verir. İşte o an Ebola virüsü kapmış ve krize girmiş kadın oracıkta can verirken bizim akıllı kadının ırzına geçer ve filmin adından da anlaşılacağı üzere tüm dünyaya yaymak üzere Ebola virüsünü artık tekeline almıştır. Lakin şanslı hergele adamımız 10 milyonda bir görülen bir durumla hastalığa karşı bağışıklıdır, yani kendisi hastalıktan etkilenmeyecek ama taşıyıcı olarak önüne gelene bulaştıracaktır. Bu arada yıllar önce öldürdüğü patronun kızı da, kokusundan(!) Kai’yı tanır ve işlediği cinayetin bedeli olarak adalete teslim edebilmek için adamın peşine düşer. İkinci kez vahşice patron katliamına girişen Kai, zaten kaçarak geldiği yer Hong Kong’a döner ve hastalığı herkesçiklere bulaştırmaya burada devam eder.
CSI: JOHANNESBURG

Şimdi, bildik kanlı katliamlarımız, bu defa cinsellik dozu arttırılmış olarak çıkıyor karşımıza. Yine o kadar ceset yaptık, et boşa gitmesin diye, cimri değil ama tutumlu nineler gibi, etin ne eti olduğuna bakmadan Afrika Burgerleri yaparak, insanların damak tadlarını tatmin etmesini de biliyor adamımız Kai. Hele ebola virüsü bulaştırdığını farkettiğinde, kendini savunmak için polise ve insanlara tükürükle saldırışı gerçekten takdire şayan.

Vicdansız Wong, hayatta en sevdiğim varlık kurbağaları doğrarken



Son olarak finaline bakarak Bunman ile minik bir karşılaştırma yapacak olursak, yönetmen baskı altında kalmış gibi bu defa iyiliksever seyirci için (ki ben değilim), “oh olsun” kıvamında, tatmin edici bir finalle filmi sonlandırmış.

Sonuç olarak, Bunman’in şok edici yapısı, bu filmde komediyle harmanlandığından bünyeyi o kadar etkilemese de- mideyi yeterince etkiliyor ama o ayrı- yine de konusunun tuhaflığıyla bile ilgiyi hak ediyor.

YI BOOH LAAI BENG DUK / EBOLA SYNDROME 1996
Y: Herman Yau
O: Anthony Wong, Lo Meng, Angel Wong

*Filmle ilgili başka bir yazı için İYİ 'KÖTÜ FİLM' e alayım sizi...

2 yorum:

KIZILCA dedi ki...

Anthony Wong ve onun CAT III filmleri. (maskeli balo ve onun sahte yüzleri gibi oldu sanki)

Enterasan bir kişilik Wong beyefendi. Her işi takip edilmeli. Nereye götüreceği hiç belli olmuyor.

Tuğba dedi ki...

Cuk oturmuş valla :)

O kadar sıkı takipçisi değilsem de-ki bunun en önemli nedeni çok fazla film çekmesi- gerçekten de çoğu kez şaşırtmayı başarıyor.

Bir de adamı seyrederken gülmemi engelleyebilirsem vicdanen rahatlayacağım ama neyse...

Boş işler bunlar...