9.5.09

NERDE ÇOKLUK ORDA YOKLUK / A.K.A. MURDER PLOT (KONG QUE WANG CHAO)

Sabah sabah önce bir Creeping Death patlatmışım, hemen ardından Slayer ve Iron Maiden tüm benliğimi kaplamış. Araya bir Bon Jovi kaynadı ama onu da nostaljiktir diye pek dert etmedim. Sözün özü kendime geldim. “Bu şarkılarla film ne Alakay?” dersen “Yok ki bi Alakay” der, geçiştiririm.

15 yıl önce Tavuskuşu Krallığı ’nın kralı, kayıplara karışmış, yerine Mutlu Kral diye biri geçmiştir. Yine aynı yıllarda Zhang Bai Dağı’nda 19 Gün Kanlı Savaşları adı verilen çatışmada, 900 dövüşçü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Bu savaşı çıkararak, yiğidi yiğide kırdıran kişinin Mutlu Kral olduğu anlaşılmış, asıl isteğinin de yenilmez kılıcın 72 tekniğini ortadan kaldırmak olduğu öne sürülmüştür. Zaten tüm filmin konusuna dair en açık vurguyu biz de bu sahneden öğreniyoruz. Mutlu Kralı bulup, tahtından indirebilmek için geride kalan büyük dövüşçüleri tavernasında toplayan yüce kişilik Li Chang Chun un “Ey ahali, bilir misiniz yıllar evvel olan bu olayı?” sorusu üzerine, her sınıfın bilmiş, herşeye atlayan öğrencisi olur ya, işte o hesap ortaya atılan dövüşçü, sular seller gibi anlattığı bu olayla yüreklerimizi dağlamıştır. Halbusu burada sadece sakallı amcamı dinlemek yerine o olaya flashback ile dönseydik daha güzel olmaz mıydı yönetmen amcam? Ne didin? “Bütçe” mi “yetmedi” didin? Hadi şimdilik öyle olsun…

Aa Norman Chu değil mi o? Vallahi Li Chang Chun’un yanında çok şık bir kıyafet içerisinde duran, artık kendime kabak tadı verdiren Norman Chu’dan başkası değil (Laf aramızda ne ayran gönüllüyüm…)! Gene küçük bir rolde karşımıza çıkmış desene! Lakin bu filmde, birazdan da değineceğim gibi (nasip kısmet tabii) kimsenin büyük bir rolü yok ki…
Taverna’da (Taverna diyorum ama aklınıza Ümit Besen falan gelmesin. Aslında bizim de ‘tarihi’ Türk filmlerinden aşina olduğumuz hanvari mekanlara Çin filmlerinde rastlayınca içimden taverna diyesim geliyor niyeyse. Ya bakma öyle yüzüme! Şimdiye kadar burada kaldığın kabahat!) Mutlu Kral’ın foyası ortaya çıkarılırken, kapıda süslü püslü bir kadın belirir. En kaba tabiriyle ‘bu yenge’ (Iyy valla ben de iğreniyorum kendimden ama elimden kaçtı, yazıverdim. Halbusu enişte ve yenge demekten hiç hoşlanmam, bi de görümce ve elti kimdir, hala bilmem. ), içerdeki dövüşçülerden en iyisini yani David Chiang ın canlandırdığı Shen Lang’ı aramaktadır. Sağolsun benim kadar olmasa da, o da kibarlığından kırılıp, etraftaki diğer dövüşçüleri küçümseyecek iki laf edince, kılıçlar çekilir, tüm dövüşçülerin eşlik ettiği, en hafifinden bir düello icra edilir. İşte bu tip, en ufak laf karşısında kılıçların çekilmesi olayına film bitene kadar sayamadığım miktarda rastlayacağımızı da ekledikten sonra yengenin nerden yengemiz olduğu mevzusuna da değineyim tam olsun. Yenge, ki Zhu Qi Qi (Çu Çi Çi diye okunuyor sanırım) olan adıyla hitap edelim bundan sonra, usta dövüşçü Shen Lang’ın nişanlısıymış. Shen Lang kendisine “Evlenmeden önce birini bulmam gerek. Onun için beni bir 3-5 yıl bekleme” diye mektup yazınca (Erkek seyirci burada egonu mu tatmin edersin, ne edersin bilemem), haliyle bizim kız da “Sen kimi kandırıyosun bakim?” diyerek nişanlısının peşine düşmüştür. İyi yaptın kız! Helal sana! Hayır, kadına da hak vermek lazım. Bir yıl daha beklese tohuma kaçacak gibi bir hali var. Eh, doğal olarak o da bir an önce evlenmek istiyor(zamanın şartlarını göz önüne aldığımızda tabii)....... .........Aman neyse keyfim kaçtı... Çabucak toparlayayım bari...

“Anca beraber kanca beraber” diyen Zhu Qi Qi, Shen Lang’ın koluna girip, aradığı kişiyi birlikte bulmak için Yin Şehri’ne doğru yola çıkar. Filmin ‘gizem’ unsuru da Yin Şehri’nin anıt mezarında ortaya çıkar. Mezarın içinde hazine var dedikodusu handiyse tüm şehir halkını, tarihi ama ayrıca zamanın Hammer Prodüksiyonlarının gotik ambiyanslı setlerini andıran mezarını talan etmeleri için, topluca o tarafa çekmiştir. Lakin hiçkimse anıt mezara giremediği gibi, mezar duvarlarından derilerine temas eden zehirle herkesçikler çoktan kendi mezarlarına girmişlerdir. İşte dövüşçülerimizin ilk görevi bu mezarı ve dedikoduyu araştırmaktır. Lakin her yere topluca gittikleri görülen dövüşçülerimizin bir kısmı mezarın içine girmeyi başarıp, gizemli bir şekilde talan olur. İç mekandaki klasik öğe bir açılıp bir kapanan kapıların birinden eşarp-kurdeleli bir adamcağız fırlar ve kendisinin Mutlu Kral’ın adamı olduğunu, üstelik orda bulunma nedeninin Shen Lang’ı Mutlu Kral’ın yanına götürmek olduğunu söyler. Şimdi çok ayrıntıya girmeyeceğim, malum canım sıkıldı ya, ama şunu ekleyeyim, işte bu adamla Shen Lang arasında yiğitliğin getirdiği bir nevi ‘dostluk’ oluşur. Shen Lang, dostunu, Li Chang Chun başta olmak üzere talandan mezar dışında beklemek suretiyle kurtulan diğer kahraman dövüşçülerin elinden kurtarıp, mezar içindeki gizemli olayı aydınlatmak adına bir ay mühlet ister. İstediğiniz oturaklı bir karakterse eğer Shen Lang’ın karakteri için rahatlıkla oturaklı diyebiliriz. Zira biraz önce de bahsettiğim gibi nişanlısından da 3-5 yıl mühlet istemişti. Shen Lang, gizemi çözmek için nişanlısını arkada bırakıp yeni dostuyla yol alırken, nişanlı Zhu Qi Qi, kendini, pembe eşarp-kurdeleli bir adam sayesinde gizemin tam ortasında bulur.
Hazırsanız gizemin ilk ayağını açıklıyorum. Her sarı kendini iyi hissettirmez dercesine sarı elbisesi içinde, pembe eşarp-kurdeleli adamın anası, kendi geliştirdiği uyuşturan buz iğneleriyle tüm dövüşçüleri uyutarak, evinde toplamaktadır. Her ne kadar ilk bakışta erkek delisi bir psiko gibi gözükmekteyse de hemen ahını almayın kadının Daha ‘yüce’ bir şeyin peşindedir o.
Her sahnede ekibe yeni birinin katıldığı filmimizin pembe eşarp-kurdeleli makyajı biraz bol kaçmış karakteri ve onun “sarısan sarısan” anasından sonraki misafiri ‘Dilenci Klan’ının kralıdır. Alemde daha sık rastlayabileceğiniz adıyla King of Beggars yani. Filmin sempatik öğesi de diyebiliriz kendisi için. Hemen ardından ekibe gizemli ve suskun başka bir kadın eklenir. Şimdi çekirdek ekibimiz oluştuysa bir fotoğrafını çekelim, olmaz mı? Sağ baştan sayıyorum; Shen Lang, Zhu Qi Qi, Dilenciler Kralı, Mutlu Kral’ın adamı ve gizemli kadın, sol baştan kötüler olarak pembe eşarp-kurdeleli adam ve anası… Ne saçmalıyorsun diye sorarak bana cevap hakkı doğuran arkadaşım, seni Seda Sayan’a havale etmeden önce bir çift laf etmek istiyorum; Canımcım, saçmalayan ben değilim ki, düpedüz film! İstersen filmin konusunu hidayete erdirip niye saçmaladığımı daha açık bir dille ifade edeyim, yok gene beni kesmedi dersen birlikte Seda Sayan’a gidelim. Orada, cevabımın seni tatmin edeceğini garanti edebilirim, meraklanma… Tüm ekip birleşerek Mutlu Kralı bulmak üzere bir kere daha yola çıkar. Yol üzerinde her zamanki gibi izleyiciyi tatmin eden düşman icraatı akrobasi gösterilerinde bulunurlar. Bir süre sonra ekibimiz farklı yönlere dağılır, Shen Lang ise Mutlu Kral ile bir kumar masasında karşılaşır. İşte tanıdık bir esinti daha; “God of Gamblers”! Mutlu Kral’ı canlandıran oyuncunun 5 Venomlar’dan Lo Lieh olduğunu eklemeden geçmeyelim. Shen Lang, mükemmel bir kahraman olduğunu kumar masasında-Zatoichi hesabı-kralı yenilgiye uğratarak ispatlar. Yalnız Mutlu Kral, Shen Lang’ı tanımamaktadır ya da tanımamış ayağına yatmaktadır. Kendisini sarayına, iki gün sonra yapılacak düğününe davet eder. Düğün günü, bizim ekip daha da kalabalıklaşmış olarak sarayda arzı endam eyleyecek ve şimdiye kadar hiç bu kadar hızlı çözüldüğüne şahit olmadığım gizemin sonunu getireceklerdir. Biraz “ben senin babanım, sen benim amcamın kızının oğlusun” kıvamında seyreden bu olay çözülüşü, seyircinin kafasında “O halde ben kimim?” sorusunu oluşturma tehlikesini barındırarak sonlanır. Yazar Ku Lung’un romanından 1979 yılında yönetmen Chor Yuen tarafından filme aktarılan Kong Que Wang Chao- Murder Plot, bir roman uyarlaması olmanın dezavantajlarını yaşamış gibi görünüyor. Haddinden fazla miktar karakter, zaman zaman karmaşaya sebebiyet verirken, bir yerden sonra izleyicide kör nokta oluşturmayı başarıyor(!). Ayrıca tüm filmin kilit noktası final sahnesine biraz fazla yüklenilmiş gibi bir hava almak da olası. Gelelim iyi noktalarına; Yukarda da dediğim gibi film, başlarda Hammer Prodüksiyonlarının gotik atmosferlerinin havasındayken, daha sonra klasik bir stüdyonun klostrofobik havasını yansıtmayı başarıyor. Rengarenk ve ışıltılı bu atmosferin şiirsel ve bir o kadar ölümcül güzelliğe ulaştığı kadrajları yakalamak da mümkün (Güzel sallıyorum di mi? Azıcık pohpohlasan ölür müsün?). (Üstte şiirsel, altta ölümcül sahne)Şarap şişelerinin üst üste dizilmesiyle yapılan akrobatik hareketler ve uyuşturan buz iğneleri gibi fantastik öğelerimiz de az ama öz miktarda mevcut. Aksiyon doyumsuzu izleyici içinse her iki laftan sonra kavgaya tutuşan tipler görmek rahatlatıcı gelecektir sanırım. Sonuç olarak eğlenceli bir film diyelim, geçelim canım, hadi tutma beni sinemaya gidicem.

Kong Que Wang Chao- Murder Plot (1979-Hong Kong)

Y: Chor Yuen (Chor Yuen ve yazar Ku Lung’un bu ilk çalışması değil. Birlikte birçok filme imza atmışlar)
O: David Chiang (Shen Lang), Ching Li (Zhu Qi Qi), Wong Chung (pembe eşarp-kordeleli adam), Cheng Pin (sarılı kadın), Danny Lee Sau-Yin (Panda, dilenciler kralı), Candice Yu On-On (gizemli suskun kadın), Lo Lieh (Mutlu Kral), Cheng Miu (Li Chang Chun), Norman Chu (Li Chang Chun’un adamı), Johhny Wang Lung-Wei (Mutlu Kral’ın fedaisi-ki bu aktöre dikkat), sürüsüne bereket işte,kimi ararsan.

*Yazının sonunda kurdele ile kordela karışımı bir kelime yapmışım. Bulabildin mi canım? Ben de şimdi gördüm. Tabii benim şimdi'mle seninki bir midir bilemem...

Hiç yorum yok:

Boş işler bunlar...