31.7.11

ππ'Lİ YAZAR, ππ'SİZ YAZARI DÖVER (Mİ?)



Gün geçmeden bir diğer cinsiyet imlemesi. Radikal Cumartesi Hayat Eki. Haber yapan sevgili kardeşimiz, Fotoğrafta ilgili kişinin kadın olduğunu görebiliyoruz çok şükür. Üstelik Aida Begiç'in cinsiyetini belli etmeden yazında ilk  olarak ne güzel geçirmişsin adını. N'oldu da sonradan "dur şunun bir de cinsiyetini ekleyeyim" dedin? Bu ne aymazlık, ne dikkatsizlik, ne saçmalıktır! Erkek milleti için iki cinsi, dillendirmeden ayırmak bu kadar zor mu? İllâ kelime mi kullanmak gerek? ππ'miz yok diye eksik mi hissetmeliyiz?

Bİ DE KONUYA GELEBİLSEYDİN!!!


Oda yayını iyice çığrından çıkmış. Sol sütunun tamamını ve yandaki sütunun yarısını işgal eden haberde altı üstü         "YEM, kitaplarını Mimarlar Odası'na bağışladı" diyeceksin kardeşim. Ortamı yoktan yere duygusallaştırmaya ne gerek var? Biz size böyle geyikli yayın yapasınız diye mi para ödüyoruz?..

30.7.11

%100

Bazı insanları ayak seslerinden, bazılarını yürüyüşlerinden, bazılarını abuk sabuk hareketlerinden tanıyorum. Bazıları ise daha şanslılar. Yaklaşık 10 yıldır tek kelime laf etmememe rağmen, 1 yıl kadar kısa bir süre haşır neşir olup, 10 yıl sonra bir fotoğrafta sadece kafasının arka tarafından tanıdığım insanlar da var. Ee, bir yıl boyunca önümdeki masada diğer öğrenciye tashih verirsen böyle olur. İnsanları yüzlerinden değil de arkalarından tanımak/hatırlamak da bambaşka bir yetenek olmalı!
Aylık ya da iki haftalık (o kadar ilgisizim ki, süresini bile hatırlamıyorum) Mimarlar Odası Yayını'nı okurken yeni bir teknik geliştirdim. Zamanım çok değerlidir efendiler. Öyle önüme gelen herşeyi okuyamam artık. O yüzden elimde bir kalemle kelime seçerek görünürde yüzeyden, derinde ise oldukça etkili bir okuma yapmaktayım. Bakın, mesela size o kadar yüzeysel gelen okuma şeklimde hemen, yine aynı üniversitenin bir başka "güzide" hocasının yapmış olduğu bu konuşmadaki dangalakça bir ifadeyi algılarım anında yakaladı. "Bayan mimar Hadid" ne demek Sayın Dora? Orada tasarımı yapan Calatrava olsaydı misal, ona da "Erkek mimar Calatrava" diyecek miydiniz?


Psikoseksüelmanyakçahareketederekinsanıçilendençıkarasıcalar...

22.7.11

KARI-GURASHI NO ARIETTI-AŞIRICILAR


Şu filmi tüm Türkiye'de sadece İstanbul'da ve tek bir salonda gösterime sokan yeni bir tür zihniyet hasıl oldu. Utanın sinema sektörü ve utanın kendini boktan filmlere vermiş sözde sinema severler. İnadına torrent demekten başka ne çıkar ağzımdan artık! Açılsın isyan bayrakları! "oOo o zaman bu savaş demek!"

21.7.11

UKIDO NİNJALARI


Geçtiğimiz Şubat ayında yaptığım Paris seyahatinde cincomlarım (nam-ı diğer ıvır zıvır) arasına yeni bir dost katıldı. Paris'te cincon ve japon menşeili ürünler konusunda oldukça bahtsızdım doğrusu. Hangi yere yetişmeye kalksam akşam saati, kapıları hep yüzüme kapandı durdu. En çok içime oturan ise Louvre yakınlarında bulunan JUNKUDO adındaki Japon kültürü üzerine kurulmuş kitapçıyı dakika farkıyla yakalayamamak oldu. Olsun... Onun acısını aynı akşam Virgin Store'da bulduğum işte bu minik ninja anahtarlığıyla bir nebze olsun bastırdım sayılır.


Ukido Ninja Warriors serisi değişik karakterlere sahip figürler, anahtarlıklar, kırtasiye ürünleri vb. şeyleri içeriyor. Aldığım yerde fazla ürün olmadığını hatırlıyorum. Mevcuttaki anahtarlıklardan da Masato'yu seçmişim. Artık eskisi kadar hepsi benim olsun havasında değilim. Bir tatminsizlik hasıl oldu sanırım. Nedeni de cinconlarımı iyi muhafaza edebileceğim bir yeri asla sağlayamıyorum. Kitaplık önünde insanın sinirini bozuyorlar. Sırf onları oynatmamak için kitaplıktan kitap çekmeye üşenir oldum. Ben sadık bir cincon biriktiricisi değilim sanırsam... Cinconlarım eve gelen çocuklara armağan olsun! (Nayırrrr!..)


KEMURI



1995-2007 yılları arasında varlık gösterebilmiş bir Japon ska-punk grubu Kemuri. Ska'dan pek hazzetmediğimi saklayacak değilim. Ama bu durum Kemuri 45'liğini almam için engel teşkil etmedi. Şarkı sözleri ağırlıklı olarak ingilizce olmasına rağmen, kendi dilleri japoncada'da şarkı yapmışlar. Bendeki 45'lik 2000 tarihli efsanevi Roadrunner Records'tan çıkma Kirisame. A yüzünde Kirisame, B yüzünde ise dünyanın gidişatından duyulan memnuniyetsizliği haykıran ingilizce bir şarkı olan Scream For My Dream var.


KIYOHIKO OZAKI

Birkaç ay evvel Gittigidiyor'dan aldığım Japon enka 45'liklerinden biri daha karşınızda. Kiyohiko Ozaki (尾崎 紀世彦) adlı sanatçının, ki her zamanki gibi müzikle beraber sinemada da izi sürülebilir, Sayonara Mou Ichido (さよならもう一度-"Bir kez daha elveda") adlı single'ı, tâ 40 yıl evvel içinde bulunduğumuz ayda piyasaya çıkmış. 45'liğin diğer yüzünde Yuyake No Chikai (夕やけの誓い) adlı parça bulunuyor.




Not: Abinin favorilerini favorilover Komakine'ye ithaf ediyorum.

20.7.11

İNSAN İNSANI ANDROİD


Sol köşede 1970'lerin erotik ve giallo filmlerinde boy göstererek kalplere girmeyi başarmış Edwige Fenech'in yaşlılık evresi, sağ köşede Türk televizyon tarihine yaptığı kadın programıyla damga vuran (!) Esra Ceyhan. Uzun zamandır kafamın bir köşesinde insan insanı android çerçevesinde dönen projeyi, "hayır yapmaaa" çığlıklarına rağmen nihayet hayata geçirmeyi başardım. Fenech'in gençliğini bilenler, kafalarında Ceyhan ile bir bağlantı kuramayacaklardır, boşuna da kafanızı zorlamayın...

İYİ "KÖTÜ FİLM"

Sevgili dostlar,

artık arada sırada hayran olduğum bir site olan İyi "Kötü Film"de de boy göstereceğim.  

İşte ilk emareler;






6.7.11

...AND THE CAT SAW THE KILLER...

                                                                                          By Deniz Akhan

Henüz alttaki yazıyı girmiş, aldığım tehditlerden bahsederken, işte bir yenisi daha posta kutumda beni bekliyordu. Üstelik haftalık yazımı göndermiş, rahat bir nefes alırım diyordum... 

Cani adam, ficdansız! Kedicikten ne istiyorsun, ha, ne istiyorsun?

...Ve kedicik az sonra bir canavara dönüşerek, karşısındaki adamı yedi...
                                                                                                       
P.S. Çizerin diğer eserleri için tıklayınız.

5.7.11

EDI'TORTURE OLMAK EMEK İSTER

Beni çekemeyenler var. Ters Ninja'da editörlüğümü yapan işkence üstadı edi'torture Deniz Akhan'ın bana ne ezalar çektirdiğini sonunda ifşa ediyorum. Her hafta, bundan hallice, çeşitli şekil ve fikstürde (:-p) tehdit mesajlarıyla dolu mailler alıyorum. Korkuyorum dostlar. Tengrim, kıskançlığın şerrinden korusun. :-D


Not: Her iki resim de Deniz Akhan'ın elinden çıkmıştır. (Büyüklük bende kalsın) Eline sağılık Deniz.

TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR


LADY GAGA                      VS.                  DER GOLEM

1915 Alman dışavurum örneğinin, 2010'lardaki dışa vurulacak bir şeyi kalmamış görsel karşılığı. 

HAYATIN GELGEÇLERİ

Kıçımızı düzeltelim derken "boğazımızdan" olduk sevgili okurlar. Abur cubur 80'lerin bahtsız bir evladı olarak, abur cubur yiyerek sağlımı hiçe saydığım onca yılın acısı, son 5 yıldır güzelce çıkıyor. Anneme kalırsa benim yediğimi kedi bile yemezken, nasıl oluyor da sindirim sistemiyle ilgili dertler beni buluyor ben de anlamış değilim. Bu da diş meselesi gibi bir şey midir acaba? Hani derler ya, dişlerime çok iyi bakıyorum ama bünyesel, dişler hop çürüyor...

Ben kendime hiç iyi bakmadım okur. Ben kendime aynada bile doğru dürüst baktığımı hatırlamıyorum. Dışarıdaki wc'lerin aynalarına bakmak ise benim için tam bir işkence, orasını burasını düzeltmenin dakikalar aldığı onca kızın yanında. Önümdekini dövmeye yeltenmişliğim var ama tabii tamamen düşünme bazında. Bunun konumuzla bir alakası yoktu yahu! Nerden geldim ben buraya...

İşte böyle. Benim küçüklüğüm annemin "hayır"larına rağmen abur cubur ile geçti. Anneme kalırsa, ne olduysam üniversite için evden ayrıldıktan sonra olmuş. Bence haklı. Ama ben inadına inkârlardayım. O zaman suçlu babam. Çünkü ne zaman hasta olsam bana kese kağıdında çokomel getiren oydu. Çikolatanın haddi hesabı yoktu. İlla bir suçlu aranacaksa suçlu abimdir o halde... Neyse...

Küçükken patlıcan sevmezdim. Biber dolmasının kabuğunu ağzıma sürmezdim. Onun orasını, bunun burasını ayıklar öyle yerdim. Yemek yemekten zevk alanları anlayamazdım. Balık sefasına ise hiç katlanamazdım. Aman ne diye anlatıyorum bunları? Diyeceğim şey başka aslında...

Hayat çok ironik. Başta da dediğim gibi kıçımızı koruyalım derken boğazımızdan olduk resmen. Bağırsak sorunu bir çok insanın sorunu malum. Bende de bir çeşidi -çok önemli değil ama- mevcut olan sorunu çözmek için tek yapmam gereken sebze ağırlıklı iyi beslenmekti. Bu süreçte çok yol aldım. Sebzeye karşı müthiş bir husumet besleyen kendim, kendini brokoliden karnıbahara, oradan brüksel lahanasına kadar uzanan bir yeme biçimine soktu. Özellikle şu geçtiğimiz kış ağırlıklı olmak üzere her akşam soframdan brokoli ya da karnıbahardan birini eksik etmedim. Etmedim de ne oldu. Geçtiğimiz aylarda geçmeyen bir boğaz ağrısıyla doktora giderek tiroid yetmezliğine doğru giden başka bir hastalıkla karşılaşınca, internette yaptığım küçük bir araştırma bana aynen şunları söylüyordu; "Brokoli, karnıbahar gibi sebzelerin çok tüketilmesi tiroidi tetikler."

Biri benimle dalga mı geçiyor? Hey sen ordaki! Sana diyorum! Dalga geçecek başka birini bulamadın mı? 

4.7.11

ZOMBIE BRIDE

Fol var yumurta var. Afallatmak için follama var. İşte Afollamalar;


ZOMBIE IN HER WEDDING DRESS (Soldaki değil canım, sağdaki işte)


ÜMİT THE GROOM OF THE ZOMBIE BRIDE

"Anası da yesin
 Babası da yesin
 Yesin anam yesin
 Canikosu yesin"

 Nikah Masası 1982.

Şarkının ünü bir tarafa, Banu Alkan'ın karakteri bu filmde feminist başlar ama pis senaryo  ekibinin tuzağına düşmekten alıkoyamaz kendini. Yataktan geçen gelinlikten geçemez. Öte yandan yataktan geçen zaten gelinliğe geçemez. Bu filmde nonoş var, o biçim var, zombi var. Var oğlu var. Tez elden DVD'si çıkmalı. 

A BUNCH OF FLIES


BİR DEMET MENEKŞE a.k.a. A BUNCH OF FLIES 1973

1973 tarihli bu filme "genç" kız yüreğim dayanmaz. Evde kalma mevhumundan mıdır, filmin apartma müziğinden midir, menekşenin alçakgönüllülüğünden midir, bilinmez. Ama ben en çok Kartal Tibet'in, finalde gerçeği açıklamak için kızın anasının yanına gitmesini severim. Tipik bir Türk filmi gibi değildir bu film. Öte yandan tam da tipik bir Türk filmidir. Ben de tipik bir  Türk seyircisiyim zaten. Öküzün altında buzağı aramaya gerek yok zaten... 

HONG KONG VS. TÜRK SİNEMASI


BLACK MAGIC VS. KAPLANLAR AĞLAMAZ

Sol köşede 1975 Hong Kong yapımı Black Magic, sağ köşede 1978 Türkiye yapımı Kaplanlar Ağlamaz. İşin içinde Cücü olunca insan işkilleniyor, yalan değil.

EAT MY SCREENSHOT


KAPLANLAR AĞLAMAZ a.k.a. EAT MY FIST 1978 (Türk usulü aksiyon filmi)

Kameraya sıkılmış yumruk göstermek 80'lerde aksiyon filmlerinin olmazsa olmazı idi. Sözel intikam yeminine eşlik eden görsel hareket, seyircinin nabzını arttırıyor, kamerayı kaplayan o koca yumrukla beraber aksiyonun şiddeti de artıyordu...


KAPLANLAR AĞLAMAZ a.k.a. EAT MY "BEAT"

Dövüş sahnesinde böyle bir açı yakalamak her babayiğidin harcı değildir, dikkatinizi çekerim.

TURKISH MOD ACTION


MAVİ EŞARP a.k.a. RED SOCKS 1971

1960'larda Türkiye'de de bir Mod güruhu vardı elbet. İşte onun 70'lerdeki yansıması. Kötü adamlar kırmızı çorap giyer...

RETURN OF THE THIRD SISTER IN THE 37TH CHAMBER

Ey ahali!
Uzun çok daha uzun bir süredir "ha geldim, ha geliyorum, geldim sanmıştım ama gelemedim" diye diye tükettiğim bu sayfalara yeniden merhaba demenin gururunu yaşıyorum. Bundan sonra bu sayfalarda fazla film yazısı göremeyeceksiniz. Belki ilgi alanıma giren gündemden apartmalarım, belki duygu salınımlarım (havaya salınan duygular Ozon'a zararlı biliyorsunuz, o nedenle bloga salmakta faide var), ordan burdan ya da şurdan, kısacası aklıma esen herşeyi (ya da "hiçbir şeyi") okumanız ve de görmeniz mümkün olacak.

İşte ilk aforizma;


12 Haziran seçimlerinden hemen evvel milletvekili adayı olan Mustafa Balbay'ın formda kalmak için yaptığı hareketlerin 1978 tarihli Shào Lín sān shí liù fáng / The 36th Chamber of Shaolin filmindeki karşılığı. Balbay doğru yolda! Mevcuttaki çemberi kırmak için biraz daha çalışması gerekiyor memlekette ya, şu halde ne söylesem boş.

Facebook'ta paylaşım yapıp da tepki alamayınca bozulanlardan mısınız? Yoksa benim gibi pek ortak noktanızın bulunmadığı insanlarla arkadaş mısınız? Şu iki resmi birleştirince Balbay'la dalga geçtiğimi sananlardan olmayasınız sakın? El insaf be kardeşim! Bu kadar da taş kafalı olmayınız...

A-ha işte ben burdayım! Dikkat tam arkandayım... 
Boş işler bunlar...