Başlıkların kısa olması gerektiğini kim söylemiş a dostlar, sorarım size? İşte, çenemin çalışamayıp habire elime elime vurduğu o anlardan biriyle daha karşı karşıyayız. Şöyle avazım çıktığı kadar “KAÇINNN!” diye bağırabilmek isterdim ama sesim içime mi kaçmış, neymiş neymiş? 
Sarışın ninja Jenny rolünde tek filmlik sinema kariyerinin zirvesindeki Cora Bentley

Ön kapak iyi ama arka kapak ıhıh! Arka kapakta mütemadiyen 'yazmışlar', bilmem okuyabiliyor musunuz?
Sanırım Hollanda civarından vhs kapağı. Bunda da 'yazmışlar' biraz!
Sanırım Hollanda civarından vhs kapağı. Bunda da 'yazmışlar' biraz!Valla bana bakmayın, hangi Godfrey Ho filminden ‘hayır’ gelmiş ki mantıklı birşeyler yazayım şuraya? Yine de, bu müthiş filmin konusunu, anladığım kadarıyla, şöyle bir çıtlatmaya çalışayım.
Bir çeşit, Hapishanedeki Kadın (Woman In Prison) İstismar sineması örneği gibi, ninjalar tarafından kaçırılan kadınların bir hapishaneye tıkılmasıyla açılıyor filmimiz. “Nedir bu “hapishane –istismare”?” diyecek olan olursa, buyursun doyurucu bir yazıyı İYİ ‘KÖTÜ FİLM’ den bayılarak okusun.
Ninjalar tarafından kaçırılan kızların arasında ‘dolar milyangeri’ bir para babasının kızı da bulunmaktadır. Sevgi dolu baba, kızını kurtarabilmek adına, sarışın kadın ninja Jenny’i tutar. Kobo Abe’nin Kumların Kadını romanındaki nadir bir böcek türünün peşine düşüp, kumluklarda kaybolan Adam misali, Jenny de kumsalda böcek dürterek kendini yem olarak sunup, ninjalar tarafından kaçırılarak hapishaneye getirilir.
Ninjalar tarafından kaçırılan kızların arasında ‘dolar milyangeri’ bir para babasının kızı da bulunmaktadır. Sevgi dolu baba, kızını kurtarabilmek adına, sarışın kadın ninja Jenny’i tutar. Kobo Abe’nin Kumların Kadını romanındaki nadir bir böcek türünün peşine düşüp, kumluklarda kaybolan Adam misali, Jenny de kumsalda böcek dürterek kendini yem olarak sunup, ninjalar tarafından kaçırılarak hapishaneye getirilir.
Sarışın ninja Jenny rolünde tek filmlik sinema kariyerinin zirvesindeki Cora Bentley
Cora Bentley'nin dublorü olarak kalas gibi bir adam! Yalnız göğüs dekoltesi vermeyi de ihmal etmemişler. Aferin!
Klasik öğe, fiziksel şiddet kendini daha çok kadınlar arasında saç baş yolma olarak gösterirken, sanırım filmin gerçek bir istismar filminden ayıran en önemli özelliği olarak da bir yanıp bir sönüyor. Film, uzunca bir süre, drenajdan kaçmaya çabalayıp her seferinde yakayı ele veren milyanger kızı Sylvia’yı gösterdiğinden kelli bir müddet sarışın ninja Jenny’i unutur gibi olmuşsam da ne yalan söylemeli, abla unutulur cinsten değil ki! Mahkum kıyafetinden, göğüs dekolteli mavi saten ninja kıyafetine geçmek için parmaklarıyla yaptığı güzide hareketle duman çıkarması bile başlı başına bir blog konusu olur amma sözlerim anlatmaya aciz kalıyor.
Pof! Değişim sahnesi
İşte bu abla gerek belirttiğim acayip parmak hareketleri gerekse bir kadın ninjadan beklenebilecek erkek ayartma gibi işlemlerle Slyvia’yı kurtarmayı başarabilecek midir?
Özellikle final sahnesinde seyirciyi ekrana çivileyen kara delikten geçen ninja (ki bu sahnedeki görsel efekt akıllara zarar bence), bumerang niyetine üzerine kendi kanıyla büyü yazarak kötü ninjayı vurması için Jenny’nin fırlattığı ‘akıllı füze’ gibi fantastikosuyla gönlümde taht kuran, zamanında Türk VHS piyasasında da arz-ı endam eylemiş, film çeyizimin en nadide parçalarından biri sayılabilecek bu film için bohçacı Godfrey Ho bacıma teşekkürü borç bilirim.
Jenny'nin kanıyla akıllı füzeye büyü yazışı
Ninja gölgesi tekniğiyle klonlanan sarışın ninja Jenny'nin karşısındaki ninjanın dikkatini dağıtmak üzere kıvırttığı an
Bir Godfrey Ho filmi klasiği geyik yapmayı seven ninja
Aranızdan kimilerinin "N'Alakay?" diyeceğiniz üstte Massimo Dallamano'nun Cosa Avete Fatto A Solange? filminin açılış sahnesi, altta mevzu bahis filmin açılış sahnesi.
SHADOW KILLER TIGER FORCE 1986
Y: Godfrey Ho (Tommy Cheng)
O: Cora Bentley, Louise Coe, David Greene, Doroty Yip

Bu esnada Japonya’da, (bizzat benim hayalim) ninjalık eğitiminin son sınavını veren ve halis muhlis “Ninja” ünvanı almaya hak kazanan kızıllar içindeki Wong Siu Wai, babasının öldürüldüğü haberini alınca atlar bir uçağa, istikamet doğru Şangay. Yalnız uçağa doğru atlamak üzere yola çıkmadan hemen önce , hocasıyla henüz vedalaşmışken, bir çinlinin ninja mertebesine yükselmesini içine sindiremeyen dojonun sırım delikanlısı, bıyıklı güzel , kıskanç ninja tarafından suikaste uğramışsa da, bıyıklının foyasını ortaya çıkaran yüce gönüllü usta (ki herkes yüce gönüllü olamaz), oracıkta bıyıklı güzele iki fiske de atmadan geçememiştir.



3. Hazır söz bu abladan açılmışken, kendisi kötü karakterin adamlarından birini öldürmek amaçlı yatağa atmaya çabaladığı sırada, adamın, kadının makyajlı suratını görüp, “Bu ne! Maymuna dönmüşsün, sil o suratını” diye bir çığırışı, kadının “makyajsız kadın olur mu a deve” (Bu laf bana mıydı? Alındım valla) diyerekten tüm karşı koymalarına rağmen, devenin kadının makyajını zorla bir silişi var daha ne anlatsam bilemedim. Hayır, şiddete karşıyız tamam da, adam da haklı diyeceğim, lakin bu cümle nereye gider işte onu bilemediğimden pek inandırıcı bir sahne olmadığından dem vurup, diğer bir gülünç sahneye geçeyim iyisi mi...


El yazması bir ninja silahları kitabının sayfalarını çeviren koca bir el ile açılan film, bana aynen şöyle söyledi; “Merak etme. Birazdan bu silahların hepiciğini uygulamalı olarak göstereceğim!”. Tam da bu noktada romantik(!) kendim iki damla gözyaşı dökmüş, Yasuaki Kurata’yı görene kadar da filmi buğulu gözler ardından seyretmeme vesile olmuş idi. Bunun konuyla bir ilgisi yok tabii. Laf olsun, yer dolsun diye yazdım.
İnsan bilmediği şeyden korkar misali ninjalara karşı “üç sanatın ustası”nı bulmak için yola çıkan generalin oğlu, ustayı bulur bulmasına ama yardımı ustadan değil, ustanın ayrı zamanlarda eğittiği ve her birine adı geçen üç sanattan birini bahşettiği, birbirlerini tanımayan üç öğrencinden alacaktır. Tabii öncelikle öğrencileri bulmak icab eder ki, hikayenin eğlenceli kısmının başladığı andır, zira sürekli bir ninja saldırısı da seyirciyi beklemektedir.
Bir konudan daha alnımın akıyla çıktıktan sonra –bazen uydurduğum oluyor ne yalan söyleyeyim- gelelim diğer değinmek istediğim hususlara;
sağdaki frikik'e dikkat!










Sinsice başladığı Locoroco tehdidini su yüzene çıkarmış Patapon'lar


Lee I-Min’in canlandırdığı Ah Pao, kung fu öğrenmek isteyen, önüne kim çıkarsa ondan birşeyler kapmaya çalışan, seyyar çin satranç oynatıcısı Jack Long’un standında dövüşmek zorunda kaldığı adamın peşinden, adamın mensubu olduğu kung fu okuluna kapağı atan, filmin ilerleyen dakikalarında da intikamını almak için kung fu öğrenmesi gerektiğini söyleyen genç rolünde, filmi kung fu-komedi tarzına yaklaştırıyor.
Kabul edildiği bu okulda, öyle hemen öğrenci olabilmek mümkün değil ama. İşte bu sebepten dolayı, ilk önce mutfakta takılmak ve diğer öğrencilerin ayakişlerini yapmakla görevlendiriliyor. Bu esnada, kendisine hoca olarak başka bir kung fu üstadı olduğu gözlerden kaçmayan aşçıyı (Sarhoş usta -Drunken Master- Simon Yuen) örnek alıyor. İkinci bir taverna vakası yaşayabiliriz demeye kalmadan da tabakların havada uçuşması bir oluyor.
Bir kung fu filminin olmazsa olmazı “intikam” öğesi yalnızca Ah Pao ile sınırlı değil. Ah Pao’nun hikayesiyle eşzamanlı ilerleyen diğer intikam öyküsünün kahramanı ise oynak insan, 5 element kung fu tekniğinin yenilmez üstadı Ghost Face Killer (Mark Long). Bu deli adam, intikamını alacağı düşmanını bulduğu an, cebinden çıkardığı kendi adıyla tanımlı metal şeyi (ismi aklıma gelmiyor bir türlü) fırlatıp, “Tekniğimi bildin mi civanım?” sorusunu da sorduktan hemen sonra müthiş bir seyir şöleniyle insanı başbaşa bırakıyor.
Toprak, su, tahta, ateş ve altından ibaret dövüş stiliyle, insanda en yakınında o an kim var ise ona doğru saldırma içgüdüsü doğurtuyor. Neyse efenim, ben kendi cümlelerimden birşey anlamaz hale geldiğimden dolayı lafı daha fazla uzatmadan konuyu bağlıyorum;
Cebinden Ghost face Killer’ın metal ‘şey’i düşen Ah Pao, Usta tarafından Ghost Face Killer’ın adamı olduğu gerekçesiyle okuldan kovuluyor. Her ne kadar Ah Pao, “GFK’ı tanımam etmem usta” diye yalvar yakar olsa da, usta geri adım atmaz. Bunun üzerine kendisine usta olarak Satranç üstadı’nı (Jack Long) seçen Ah Pao, yeni ustasıyla aynı intikam noktasında buluşunca, eğitiminin kalitesi bacaklarına tuğla bağlamak gibi unsurlarla arttırılacak ve usta ile bir olup, yıllar önce GFK tarafından öldürülen babasının intikamını, çin satrancından öğrendiği serin kanlılık ve taktikler, ayriyeten 5 element kung fu’sunun “toprak suyu emer, tahta toprağı döver vb.” düsturlu teknikleriyle alacaktır.


Hah, bu arada baştada belirttiğim gibi ninja minja yok filmde dostum, yanılma, yanıltma. Hmm, 5 elementin içinde hava yok muydu ya, öy...(ekledim, gördün mü?)