29.11.09

GODZILLA VS. KING GHIDORAH


Bu bayramda elimi öpmeye kim geldi dersiniz? Elbette Kral Gidora! Artık bir bayram klasiği olma yolunda ilerleyen bu durum, hayatta, fazla kaale alınmamaktan muzdarip bendenizi pek duygulandırdı. Kız Gidora, hep diyorum sen bir yana diğer kaiju’lar öte yana. Senin kadar vefakâr bir canavar varsa o kaiju’ların arasında, ben de canavar olayım tamam mı? (Amin)

Geçen bayramdan beri o kadar zaman geçti ki, haliyle konuşacak çok şey birikmiş. Aramızda kalsın, Gidora’nın da çenesi biraz düşüktür, eh malum, üç tane ağzı var, kapatmak kolay değil! Anlatıyor da anlatıyor habire. Sonra söz nasıl döndü dolaştı bilmiyorum, 1991’deki Godzilla ile kapışmasına ve nasıl Robo-Gidora (Mecha-gidora) olduğuna geldi. Öyle tatlı anlattı ki, ben de sizleri mahrum bırakmak istemedim, bloğuma alayım dedim bu anıyı. Hey gidi, zaman ne çabuk akıp geçiyor...
Yıl 2204 (bayılıyorum böyle başlamaya). Araştırma ekibi, denizaltında, 2 başı yerinde, üçüncü başı ise kopmuş dinozorvari bir yaratık bulmuştur. Bilimadamları, bu yaratığın Kral Gidora olmasından şüphelenedursunlar, bizler 1992 yılına geri dönelim.


Tokyo semalarında tanımlanamayan bir uçan cisim (kısaca TUC; UFO olarak da bilinir), cirit atmaktadır. Tüm ordu seferber olmuş, UFO’yu takibe alırken, bu olayı, gizem içerikli dergisinde haber yapmak için, yazar Terasawa (Kosuke Toyohara) harekete geçer. Aslında onun ilgisini çeken şey UFO değil, son zamanlarda gazete köşelerinde haber olan, çevresi tarafından ‘kaçık’ olarak bilinen yaşlı bir adamdır. Bu adam, İkinci Dünya Savaşı sırasında, Lagos Adası’nda Amerikan askerleriyle çarpışırken, bir dinozor tarafından kurtarıldıklarını, her fırsat bulduğunda megafonla millete anlatmaktadır. (Bu arada şu anda televizyonda amerikan yapımı Godzilla var. Televizyon izlemeyeli ne kadar uzun zaman oldu...)*

Yazarımız, bu hikayeyi dinleye dursun, UFO’nun içinden, Star Trek’ten fırlamış gibi duran ikisi batılı, biri japon olmak üzere üç kişi dışarı ışınlanmıştır. 23.yy’daki Dünya Birliği’nden geldiklerini söyleyen ekip, 21.yy’da Godzilla’nın nükleer kirlilikten dolayı Japonya’yı yok ettiğini, 23.yy’da Japonya diye bir ülkenin artık dünya yüzeyinde barınmadığını, zaman yolculuğu yaparak 20.yy’a gelmelerinin sebebinin ise Godzilla’nın Japonya’yı ortadan kaldırmasını engellemek olduğunu anlatırlar. (23.yy’da bu üç tip gibi rüküş olacaksak, ben varmak istemiyorum arkadaş o yıllara!). Bunun için de yapılması gereken şey gayet basittir. Zaman makinesiyle, Godzilla’nın ‘doğuş’ anına gitmek ve bu olayı engellemektir. Böylelikle kökten çözüm sağlanmış olacaktır. Doğuş dediysek, babadan olma, anadan doğma bir durum söz konusu değil elbet. Tıpkı, o kaçık amcanın anlattığı gibi 1944’te, amerikan birlikleri ile savaşan japon ordusunu kurtaran Tyrannosaurus namlı dinozor, ada açıklarında yapılan hidrojen bombası denemeleriyle mutasyona uğrayarak Godzilla’yı vücuda getirmiştir. Her ne kadar, Godzilla bilinçli olarak, japon askerlerini korumamış, yalnızca kendi bölgesine sahip çıkmışsa da, bu durum, millî kahraman ilan edilmesini engellememiştir.

Gelecekten gelen ekibimize eklenen yazar, dinozor araştırmacısı vb. elemanlardan oluşan güruh, zaman makinesine kurulduklarında ilginç iki ‘şey’ ile karşılaşırlar; birincisi, bir androiddir. İkincisi de sahibinin duygusal durumuna karşı hassasiyeti olan üç adet yarasa kılıklı, DORAT adındaki canavarlardır. Ekip, hazırsa yola çıkıyoruz;


1944’e ışınlanan ekip, tam da çatışma anında, kahraman Godzilla’nın, amerikan birliklerine çemkirip, hep birden denize dökülmelerini izler. Ama elbette, bu çatışma sırasında yaralanan ve oracığa yığılan Godzilla’nın önünde japon askerlerinin bir saygı duruşu var, en babayiğit adamı bile ağlatmasa ne olim!
Ama filmin tek duygusal sahnesi de bu değil, meraklanmayın. Hazır Godzilla hareketsiz kalmışken, onu yok etmek için ışın makinesini hazırlayan ekip, görevini kolaylıkla tamamlayarak, geri dönme hazırlıklarına koyulur. (Kaptırdım gene farkındayım). Gelecekten gelen japon kadın, bu esnada ne akla hizmetse, üç yarasadan bozma canavarı adada bırakarak, zaman makinesini çalıştırır (H.G. Wells halt etmiş).

En çok kullandığım tabirlerden biri ‘efendime söylüyorum’u da milyonuncu kez sarfettikten sonra hikayeye kaldığı yerden devam ediyorum.

Filmlerde hep ‘iyi’nin yanında olan seyirci için kötü bir haberim var; Godzilla, dünya yüzeyinden silinirken, ezeli düşmanı Kral Gidora, ortaya çıkmıştır (Eh, harbiden de bayram yapmam lazım benim artık...).

“Gidora da, Conan gibi, kral olmadan evvel bakalım hangi aşamalardan geçmiştir?” demek isterdim ama nerde o günler! Paşam, doğar doğmaz kral olmuş, üç başına birden takacak taç bulmak umuduyla, Tokyo’yu kolaçan etmeye başlamıştır bile. Sıkı durun, Gidora’nın soy ağacını açıklıyorum; zaman makinesindeki yarasa Doratlar, adadaki nükleer atıkların etkisiyle mutasyona uğrayıp, Kral Gidora’yı meydana getirmişlerdir. DININININNNN...
Gidora'nın küçüklüğü

Bu esnada, gelecekten gelen ekipte, japon olan kadının, diğer iki üyenin kötü amaçlarını farketmesiyle çatlak oluşmuştur. Batılı üyelerin amacı, 21.yy’da, dünya ekonomi lideri olan Japonya’yı ortadan kaldırmaktır. Bunun için de Gidora’dan medet ummuşlar, Gidora’nın önündeki tek engeli Godzilla’yı hallettikten sonra, geleceğe umutla bakmaya başlamışlardır. Burada bir ara vermek istiyorum.

Şimdi... Godzilla filmlerine bakacak olursak, Kral Gidora, gerçekten de Godzilla’nın ezeli ve en güçlü rakiplerinden biridir. Zira, Godzilla, bu filme kadar Kral Gidora’yı hiç tek başına alt edememiş, hep yanına Radon ya Mothra gibi canavarları almıştır. En çok Gidora’yı sevme nedenlerimden biri budur ama bunu film ekibi bilmemekte midir, işte aklıma takılan yegane soru da budur! Devam edelim...
Kral Gidora’yla baş edebilecek Godzilla ortada yoktur ama insanların yeniden bir Godzilla yaratma fırsatı vardır. Her ne kadar Japon Hükümeti’nin elinde nükleer güç yoksa da, özel bir şirkete ait nükleer atık taşıyan bir denizaltı, Bering Denizi açıklarında bulunmaktadır. İşte orada, atık denizaltısını patlatabilirlerse, dinozoru mutasyona uğratmak suretiyle Godzilla yapabileceklerdir (!).

Plan başarılı olur. Vücut bulan Godzilla, eskisinden de güçlüdür. Zira, Tokyo semalarında hunharca kanat çırpan Gidora’nın ortadaki başını, tek başına koparmayı başarır. Godzilla, Gidora’yı alt eder etmesine ama dedik ya eskisinden daha güçlüdür diye! Kendine hakim olamaz ve Gidora’nın başladığı işe devam eder. Önüne gelen her yere saldırır.

Yavrum su sıcak mı? Hasta olmayasın! Bak nasıl da kıçını dönmüş gidiyor, hiç anne sözü dinliyor mu? Godzillaaaa! Hu! Kime diyorum!!!


Kavga etmeyin, güzel güzel oynayın hemi!

Gidora'nın kafasının koptuğu andır!
Ne? Kabak tadı mı aldınız? Daha ne ki! Bundan sonrası daha da süper. Godzilla’yı defetmek için 23.yy’da, kafası kopuk halde bulunan Gidora, kopan başının yerine makine olarak yenisi takılıp, Mecha-Gidora haline getirilerek, 20.yy’a ışınlanır. Ve tarih, Godzilla ve ezeli düşmanı Kral Gidora’yı, bu filmde iki kere olmak üzere karşı karşıya getirecektir. Üstelik bunu yaparken araya, Terminatör ile Blade Runner karışımı bir karakter (BKZ: Android), katmakta bir kötülük görmeyecektir.

"Hmm bakim! Evet bu o, Godzilla!"


Android, tabana kuvvet koşarken

Özünde, İkinci Dünya Savaşı’nda aldığı yarayı hâlâ taşıyan bir ülkenin, Japonya’nın, nükleer gücün kötülüklerine gönderme yaptığı hafif propaganda (death ensemble) bir film olmakla birlikte, aksiyonu yerinde (ki Godzilla’nın amerikan versiyonunu sevmememin en önemli nedenlerinden birinin aşırıya kaçmış curcunası olduğunu söyleyebilirim) ve şuncağcız zavallı bünyenin ölüp bittiği dandiklik unsurlarının tadında bırakıldığı bir film olması, filmi sevmemin en önemli nedenleri sanırım. Gidora'nın uçuş sahnelerinin tellerle ve iplerle, yerdeki sahnelerinin doğrudan kostüm içine giren insanla çekildiği, el emeği göz nuru bir Godzilla filmini daha sona erdirirken, bir dahaki bayramda yeni bir Gidora filmiyle buluşmak dileğiyle...
Görsel efektin, dandikliğe gidip geldiği an




Yönetmen Kazuki Omori'nin, Gidora'nın kuyruğunu sallarken parça koparması ve gülmekten çatlayarak, parçayı arka cebine tıkıştırması anı

GOJIRA TAI KINGU GIDORA 1991
Y: Kazuki Omori
O: Kosuke Toyohara, Anna Nakagawa, Megumi Odaka
*Ben yazıyı yazana kadar, televizyondaki film bitti tabii.
En üstteki film afişi, bu filme mi ait henüz emin değilim. Ama araştırmaktayım.

12 yorum:

karakacak1953 dedi ki...

Slm Tuğba san
Bayramınızda Kral Gidora ve Godzilla size bayramlaşmaya gediler.
Ben bu film 'Godzilla Kral Gidoraya karşı' izlemedim.
Sayende Kral Gidora'nın annesi ve babasını öğrendim.
Doratlar ilk defa gördüm.
Filmde tek üzücü yeri olsa Kral Gidora'yı mağllup eden Godzilla'yı Kral Gidora'yı kullaıp yok etmektir.Bence Godzilla'ya yazıktır.
Sonraki bayramda tekrar Godzilla ve Kral Gidora'ya kavuşacaksınız.

Tuğba dedi ki...

Siz Godzilla'nın tarafındasınız sanırım. Ben de Godzilla'yı çok sevmekle birlikte, hep söylediğim gibi Gidora'yı birazcık daha fazla seviyorum. O yüzden Gidora'nın tarafındayım :D
İnşallah Masakuni-san, tek dileğim bir dahaki bayramda Gidora'ya kavuşabilmektir...

karakacak1953 dedi ki...

Slm Tuğba san
Evet ben Godzilladan yanayım.
Sonra buradaki Google kullanıp japoncaya çevirdim.Maalesef hiç işe yaramadı.
En üstteki afiş ise ben daha önce hiç görmedim.
Oradaki Godzilla bana komik geldi.

Tuğba dedi ki...

Masakuni-san, google translatede turkish to japanese seçmiz lazım. Ben ayarlayamadığımdan sitenin ana dili sanki ingilizceymiş gibi gösterdiğinden biraz uğraşmak gerekiyor. Ama onun dışında da zaten çok komik bir çevirisi var. Anlamsız yani :) Arada bir gülmek için çevirip okuyorum ben de. Saçama sapan...
Film afişi türkçe yapılmış. Dolayısıyla bu film, bir ara Türkiye'de vizyona girmiş ama hangi yıl henüz bilmiyorum. Araştırıyorum :)

Goddess Artemis dedi ki...

Ben de King Ghidorah'yı tutuyorum. Başlarından biri kopunca, çok sevdiğim biri ölmüş gibi üzüldüm! >:-(

Tuğba dedi ki...

Gaddesu,
biz bu filmi birlikte seyretsek hüngür faşırt kutu kutu mendil bitiririz valla. Acı dolu bir filmdir. Godzilla, böğürüp, Gidora'nın kelleyi kopardığında canımdan can koparıyorlarmış gibi hissettim ben de :-p Boynu bükük Gidora...

karakacak1953 dedi ki...

Slm Tuğbasan
Google yazdığınız gibi seçip tıkladım.
Baya güzelmiş benden daha akllı.
Goddes san
Siz nasılsınız ?
Kendine iyi bakınız.

Tuğba dedi ki...

İşe yaradığına sevindim. Bir ara daha düzgün bir translate eklemeye çalışacağım. Teşekkür ederim.

kişisel depresyon anları dedi ki...

ben bunu izlememişim utandım kendimden lakin şu afişi bizim meşhur sinemalardan hatırlıyorum lakin o bu film değil... imdbde baktım GODZILLA VS. KING GHIDORAH afişi farklı. neyse. bu arada Gidora'nın küçüklüğü'nü pek bir beğendim olsada beslesem...

Tuğba dedi ki...

Orjinal afişle karşılaştırmak ne kadar doğru olur bilemiyorum açıkçası. Bu arada afişteki Godzilla'da bir tuhaflık var, orantısızlık daha doğrusu.
İsteyen herkese nasip olsun Gidora, Godzilla, Dogora vs. :)

chaos dedi ki...

Aradan bir yıl geçmiş ama ben yeni gördüm, hemen yorum yazayım. Ha bu arada selam tabi öncelikle.

Bu bölümü henüz denk getirip izleyemedim ama hemen izlemeliyim bulup baya aşmışlar kendilerini ufo lar falan. Kral gidora yı biraz daha çok sevdiğinize göre yeni nesil çekimlerin sonuncusu olan 2004 çıkışlı matrix taklidi (o acaip yaratık ışınlayanların gemisinin zırhının delindiği sahne de Star Wars: New Hope finalinden arak) versiyonundan da nefret edersiniz o halde, zaten hiç tenezzül edilmemiş yeni nesil çekimlere. (Amerikan yapımı olanı kast etmiyorum o godzilla değil kabul edemem, kahraman amerikalıların, 20 yaşında solucan toplayarak profesör olmuş [parantez içi parantez: sen yaz tez o kadar boşa, hem de evreni ilgilendiren godzilla gibi bir konuda kimse kaale almasın, amerikan elalemi solucan toplayıp prof oluyomuş işte] sempatik bilim insanlarının yendiği dinozor filmi o, torpille godzilla bayılıp füzeyle ölmez öle. Ohh be bitirebildim parantezi) Son versiyonda finalde, konu nasıl oraya geldi anlamadım tabi, gidorah a dönüşen en son yaratığı motthra meleklerinin verdiği bıçağın gücüyle monster matrix ini çözen çakma neo muz canı burnunda ailemizin umursamaz ve iplemez dostu Godzillanın dikenlerini enerjiyle yeniden yükleyince bizim yorgun dinozor kralın iki kafayı koparıp gökyüzüne gönderip orada havai fişek gösterisiyle resmen şov yapmıştı. Bi de sonra bunun junior u varmış gene bi tane onu getirdiler dağıtcaktı elemanları şökle bi baktı hmm dedi, iplemedi sırtını dönüp yürüdü gene, tamam daha uğraşmayacam sizle yoruldum gidip uyuyayım kafam şişti curcunanızdan tavrıyla, aferin : ))

Tuğba dedi ki...

Chaos,
öyle 'enerjetik' yazmışsınız ki pes doğrusu! Godzilla bu, boru değil! :-)

Boş işler bunlar...