5.7.11

HAYATIN GELGEÇLERİ

Kıçımızı düzeltelim derken "boğazımızdan" olduk sevgili okurlar. Abur cubur 80'lerin bahtsız bir evladı olarak, abur cubur yiyerek sağlımı hiçe saydığım onca yılın acısı, son 5 yıldır güzelce çıkıyor. Anneme kalırsa benim yediğimi kedi bile yemezken, nasıl oluyor da sindirim sistemiyle ilgili dertler beni buluyor ben de anlamış değilim. Bu da diş meselesi gibi bir şey midir acaba? Hani derler ya, dişlerime çok iyi bakıyorum ama bünyesel, dişler hop çürüyor...

Ben kendime hiç iyi bakmadım okur. Ben kendime aynada bile doğru dürüst baktığımı hatırlamıyorum. Dışarıdaki wc'lerin aynalarına bakmak ise benim için tam bir işkence, orasını burasını düzeltmenin dakikalar aldığı onca kızın yanında. Önümdekini dövmeye yeltenmişliğim var ama tabii tamamen düşünme bazında. Bunun konumuzla bir alakası yoktu yahu! Nerden geldim ben buraya...

İşte böyle. Benim küçüklüğüm annemin "hayır"larına rağmen abur cubur ile geçti. Anneme kalırsa, ne olduysam üniversite için evden ayrıldıktan sonra olmuş. Bence haklı. Ama ben inadına inkârlardayım. O zaman suçlu babam. Çünkü ne zaman hasta olsam bana kese kağıdında çokomel getiren oydu. Çikolatanın haddi hesabı yoktu. İlla bir suçlu aranacaksa suçlu abimdir o halde... Neyse...

Küçükken patlıcan sevmezdim. Biber dolmasının kabuğunu ağzıma sürmezdim. Onun orasını, bunun burasını ayıklar öyle yerdim. Yemek yemekten zevk alanları anlayamazdım. Balık sefasına ise hiç katlanamazdım. Aman ne diye anlatıyorum bunları? Diyeceğim şey başka aslında...

Hayat çok ironik. Başta da dediğim gibi kıçımızı koruyalım derken boğazımızdan olduk resmen. Bağırsak sorunu bir çok insanın sorunu malum. Bende de bir çeşidi -çok önemli değil ama- mevcut olan sorunu çözmek için tek yapmam gereken sebze ağırlıklı iyi beslenmekti. Bu süreçte çok yol aldım. Sebzeye karşı müthiş bir husumet besleyen kendim, kendini brokoliden karnıbahara, oradan brüksel lahanasına kadar uzanan bir yeme biçimine soktu. Özellikle şu geçtiğimiz kış ağırlıklı olmak üzere her akşam soframdan brokoli ya da karnıbahardan birini eksik etmedim. Etmedim de ne oldu. Geçtiğimiz aylarda geçmeyen bir boğaz ağrısıyla doktora giderek tiroid yetmezliğine doğru giden başka bir hastalıkla karşılaşınca, internette yaptığım küçük bir araştırma bana aynen şunları söylüyordu; "Brokoli, karnıbahar gibi sebzelerin çok tüketilmesi tiroidi tetikler."

Biri benimle dalga mı geçiyor? Hey sen ordaki! Sana diyorum! Dalga geçecek başka birini bulamadın mı? 

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Belki bu dunyada simdiye kadar gorulmemis yeni bir beslenme bicimi icat edip uygarligin gidisatina devrimsel bir sekil vermeni saglayacak kimbilir. Celiskiler buyuk tarihsel sicramalarin olusumunda basrol oynar. Sanirim sen secildin kiti :)

Tuğba dedi ki...

Sevgili adsız kiti,
seçilmiş kişi olmak bunca acıyı beraberinde getirmek mi idi? Öyleymiş...
O zaman ilerleyen zamanlarda deneysel bir sofraya hazır olalım! Bunun manası biliyorsun ki "kaçın"la eş değerdir. :-)

Adsız dedi ki...

Ozgurlesmek deneysel bir istir kitim :)

Boş işler bunlar...