24.7.09

"HIRSIK"* İNSAN AFRO SAMURAI

Animeyi seyretmeyenler için hiçbir şey, seyredenler için pek birşey ifade etmeyecek bir yazıdır. Görevimi yapayım, şimdiden uyarayım istedim.
Uzun bir aradan sonra, beni bataktan kurtarmak için Gaddesu-sama tarafından desteklenerek yaptığım anime atağının üçüncü halkasını 2007 yapımı Afro Samurai oluşturuyor. Çok uzun bir zamandır, süresi 1 saat 36 dakikayı geçen filmleri, bir çırpıda seyretme yetisinden uzak kalan bünyem, yaklaşık 2 saat süren anime için, içinden neler geçirdi neler… (Hoş benim için en iyi film 1 saat 24 dakika sürenidir ama…) Konunun da bu açıdan pek bir yardımcı(!) olduğunu söylemekte yarar görüyor, daha fazla uzatmadan kısacık (benim için hâlâ, ‘kısa’ kelimesinin varlığına inanmakta ısrar ediyorsan tabii)konuya göz atalım diyorum;
http://www.otekisinema.com/?p=4890
Allah, Öteki Sinema’dan ve Masis Üşenmez’den razı olsun. Şimdi kızacaksınız belki ama, adam kapı gibi yazmış (hayırlı uğurlu olsun, döndüm “kapı” ve “boru”larıma), üstüne ne yazayım bilemedim ki! Bir de ayıptır söylemesi çok sarhoşum ama tamamen rüzgar kaynaklı bir sarhoşluk bu. Anlatırım bilahare, bir duyguseli blog girdisi yapıp, gözyaşlarına boğarak sizleri. Gaddesu-sama merak etme, uyaracağım yazının başında, okumazsın sen, bilirim hazzetmiyorsun duygusellerinden.

O halde, konunun “1 numero” ve “2 numero” yazılı bandanalardan kaynaklandığını anladıysak, kişisel görüşlerimi elimi çeneme koyarak yazmak istiyorum ama tek elle klavyede biraz zor yazılıyor, takdir edersiniz ki... Ne diyordum? Ha, rüzgar çarptı diyordum. 13 yaşındayken bir rüya görmüştüm. Uzaylılar dünyaya iniyor, aramızdan bazılarını kaçırıyor. Uzay gemilerinin içerisinde herkesi tek tek yoğun rüzgara tabi tuttuktan sonra kapsüllere koyup, uzay boşluğuna fırlatıyorlardı. İşte o gün bugündür eski ben olamadım dostlar. Bundan kellidir ki birkaç gündür yediğim bu yoğun rüzgar beni çocukluğumun gizli kalmış dehlizlerine götürüp getirdi, ama bunun konumuzla bi alakası yok tabii...
Ne diyormuşum? Ha, Afro Samurai!


“Artık, Beyoğlu’nda bile bulunabilecek**, üzerinde “1 numero” yazan bandana için bu kadar yaygara koparmanın ne manası var?” diye uyuzlar gibi sormak isterdim ama ortada bol kılıçlı, kanın gövdeyi götürdüğü bir anime var. Hoş yaygaranın çoğunun, Samuel L. Jackson’ın canlandırdığı karakterden kaynaklandığını da es geçmemek lazım. Ki bu durum animeyi iki parça halinde seyretmiş bendeniz için ilk yarıda pek de iyi bir şey değilken, ikinci yarıda oldukça hoşuma giden bir durum oldu. Pek de fevkaladeliği olmayan bir öyküyü- elbette bir intikam öyküsünü- bazı fantastik öğelerle süsleyerek fırına sürmüş animenin en güzel tarafı bana kalırsa görselliğiydi. Somurtuklukta beni bile geçen Afro Samurai karakterinin her ne kadar kendini fazla ciddiye aldığını düşünsem de, finale doğru açığa çıkan, şu an burda açık edersem, herşeyi berbat etme ihtimalimin yükseleceğini düşündüğümünden susmayı tercih ettiğim, başka bir karakterle ilişkisi dolayısıyla fikrimi değiştirdiğimi belirtmeli ve Afro’nun geç de olsa sempatimi kazandığını itiraf etmeliyim. O da beni aradı, “Hislerimiz karşılıklı” dedi zaar... Yine bazı sahnelerin gereğinden fazla uzun tutulduğunu düşünsem de (Bkz. Ayıcık kafa ile olan), bu tamamen benim cehalet ve sabırsızlığımdan kaynaklandı sanırım.


Uzatmadan diyorum ki (e, baştan desem ne güzel olurdu di mi? Şuh kahkaha attım burda), orijinal dili ingilizce olan ve görselliğin iyi anlamda dibine vurmuş, konusunun pek bir orijinalliği olmasa da Samuel L.Jackson karizmasını, ses bazında seyirciye geçirmeyi başaran, öte yandan daha önce onbin tane olmasa da hatırı sayılır miktarda samuray cızgılıfilmi seyretmiş insanda fazla bir etki bırakacağını düşünmediğim seyirlik- belki birkaç sefer daha- bir anime Afro Samurai. Hoş samurayın zenci olması bile konu anlamında başlıbaşına bir orijinalite getiriyor elbette, ama dedik ya sarhoşum diye aaaa, bilerek mi yapıyorsun nedir? E, ben sana dedim birşey ifade etmeyecek şu yazacağım diye...

*Hırs delisi manasında kullandığım bir kelime HIRSIK.
**Bu arada bandana için, isteyene tarif edeyim dükkanı...

6 yorum:

Goddess Artemis dedi ki...

Ben de istiyorum "1 Numara" yazan bandalardan, hatta gidip birlikte alalım birer tane. Manyak gibi takıp gezeriz sağda solda! :-p

Tuğba dedi ki...

Takar mıyız gerçekten Gaddesu-sama? Alalım o zaman hemencecik :D

Goddess Artemis dedi ki...

Takarız Shinobi-chan, neden olmasın?! Her ne kadar ilk yorumda "bandana" yazamasam da, bu takmama ve öyle gezmeme engel değil! Ne dersin, Ters Ninja'nın gecesine onları takıp gidelim mi? ;o)

Appurushîdo yorumlarını bekliyorum...

Tuğba dedi ki...

Hahaha, olur valla Gaddesu-sama. Hatta ben o 1'i 2'ye çeviririm. Rolplaying (bunun adı bu değildi ama...) gibi birşey yaparız. Sen Afro değil ama KızılSamurai olursun:-) Ben kötü adam olurum izninle hehe:D
Hmm...tuttum bu fikri...

Goddess Artemis dedi ki...

Cosplay olayına gireceğiz yani Çarşamba akşamı. Güzel! :o)

Tuğba dedi ki...

Hah,cosplay cosplay! Sen çok yaşa Gaddesu :)

Boş işler bunlar...