21.10.10

GODFREY HO GURURLA SUNAR: GOFREDO

Kısa süre önce sevgili Komakine bana mükemmel bir haber ulaştırdı. Aldığı duyumlara göre Godfrey Ho Türkiye ile bir anlaşma imzalamış, yeni bir ürününü yıllar sonra ülke topraklarına sokmaya hazırlanıyormuş. 80'li yıllarda en çok kasıp kavurduğu ülkelerden biri olan Türkiye'den zamanında öyle ekmek yemiş ki, şimdi minnetini göstermek için güzel bir yol bulduğunu düşünüyormuş. Mevzubahis ürün 'na' işte budur;




Hahaha demeden evvel şunu düşünün, bu adam nice gençlerin sebebi oldu zamanında. Şimdi de bu abur cuburla genç dimağları ele geçirmeye mi çalışıyor acaba? Çok pis şüphelendim. Bu konuyu araştırmaya gidiyorum...

Başka bir eften püften konuda da görüşmek üzere...

7 yorum:

Hayal Kahvem dedi ki...

Selam NinJa,

Du bi, ben yeni bir eften püften sayfana göz atayım:)Eften püften olur mu, hayatın lezzetli tarafı...
Heyy, çikolata olur da dururmuyum ben... Yerim, yutarım hemen:))
Valla o bahse konu ettin kim bilmiyorum ama benim yaşlı dimağmı ele geçirmeyi başardı çoktan...
Eyvahhh:))

Tuğba dedi ki...

Afiyet olsun o halde hem çukuyu götüren sana hem de dimağını ele geçiren akıl hocam Godfrey Ho'ya. :-)
Bu bahsettiğim amca çok sevdiğim saydığım biridir sevgili hayal kahvem. Kendisini bloğumun çeşitli yerlerinde ama ilk olarak sayfanın en başında bulabilirsiniz.
Çikolaralı gofret bu abla, yanılmayasın. Fena değil gibi. Ama her küçültülmüş versiyon gibi bunun da içerik oranlarının bozulduğundan büyük olsa daha lezzetli olabileceği kanısına kapıldım. :-p

ai_qi dedi ki...

Üstad Tuğba bu "kayıt"la alakası yok ama tersninja'da bize anlattığın başka bir film olan big man japan sayesinde yönetmeni olan Hitoshi Matsumoto'nun diğer bir acayiplemesi olan Shinboru'yu izleme (gaflet , şans ne biliim) bişeyine sahip oldum.
Eminimki senin kişisel hafızanda birikmiş türlü ilginçliklerle yarışamaz ama bence (sordun varsayıyorum) insanda bu tür gariplikleri sindiren bir organ olsaydı, bendeki adı geçen fantaziyi izlerken patlardı.
Sana tavsiye vermek biz blogger takibbırlarına düşmez velakin, izler ve "amann bu mu.." ya da "yürü git" dersen sevinirim.Hayırlı işler.

Tuğba dedi ki...

Önce estağfurullah, sonra ben de Dai Nipponjin'den sonra Shinboru'yu ele geçirdim. Ama henüz izleyemedim. İzlemek için sabırsızlandığım filmi izlemiş olan sana iyi manada 'yürü git be, kim tutar seni' demek istiyorum. :-)
Tavsiye verin yahu. Ben veremedim siz verin. :-D

Hayal Kahvem dedi ki...

Merhaba Tuğba
Bak ne anlatacağım. Dün akşam işten eve erken dönmüştüm. Misafir gelecekti. Yemekler döktürmekti niyetim. Tam eve girdim ki kapı açıldı. Okuldan dönen oğlum eve girdi. Beni o saatte evde görünce şaşırdı. “hayrola anne?” dedi. Misafir ve yemek vaziyetini söyledim. Bu kez şaşırma sırası bana gelmişti. Çünkü elinde bu gofletten vardı. Yarısını yemiş. Öylece kalakaldı. “hey, anneye de almışsındır, değil mi?” dedim. Güldü. “yoo” dedi. “ sana almadım. almadığım gibi bilakis bunu bitirince kabını çöpe değil, tezgahın üzerine bırakacaktım.” O anda derinden bir swaaccch efekti duydum Tuğba. Resmen sırtımdan hançerlendiğimi hissettim. “Vay anneye arkadan organize işler öyle mi?” dedim. Güldü gene.. Dedi ki… “Ne öğrendiysem senden öğrendim” Tamam. Haklıydı belki. Çikolata konusunda sabıkalıydım. Çocuklara az işkence çektirmemiştim. Evdeki çikolataları veya gofletleri farketmez yani.. bitiririm. Kaplarını da tezgahın üzerinde unuturum. Çocuklar çikolata arar bulamazlar. İçlerini çekerek bitmiş çikolata kağıtlarına bakarlar. İyi de güzelim ben anneyim . Cennet annelerin ayakları altında değil mi? Anneye böyle katakulli işler yapılır mı? Neyse… Ayakkabılarını çıkardı. Tam odasına giderken gördüm. Çantasından bir tane daha bu gofletten çıkarmadı mı? Güya çaktırmadan ama resmen bildirmek istercesine çıtırdata çıtırdata yemeye başladı. “Hey sen… Hani başka yoktu…” diye arkasından seslendim. Durdu. Yüzüme bakmadan muzip muzip güldü.. “Böyle yapmayı senden öğrendim. Sen hep çikolataları gizlersin. Varken yok dersin ya” dedi. Yooo… Ben bu çocuğu evladım filan demem çıtır çıtır yerim inan ki… Koştum ardından.. kaçtı.. Ben koştum… O kaçtı… Akşam akşam evde birkaç tur koşmaca oynadık. Sonra durdu. Elindeki gofredoyu bana uzattı. “aslında bunu sana almıştım” dedi. Biraz daha öyle dursaydık. İki gözü iki çeşme ağlayacaktım. Duygusallığı bir kenara bıraktım. Hemen elindeki gofredoyu kaptım. Oturdum hapur hupur yedim. Oh! Oğlum odasına giderken, ardından “sağol evlat… üniversite sınavında karşına hep bildiğin sorular gelsin inşallah” diye seslendim. Güldü. “işte bu dua için almıştım gofredoyu sana anne. afiyet olsun. canım biraz oynamak istemişti de… kusura bakma ” dedi. Ben elimin tersiyle ağzımın kenarındaki gofret artıklarını silerken gözgöze gülümsedik birbirimize.. Aynı anda ne fesatım diye içimden kendimi tersledim.
Sen eften püften işler diyorsun bu mevzulara öyle mi TuĞba… Yapma.. Gofredoyla ilgili durumlar böyleyken böyle mesela. Yaaa.

Tuğba dedi ki...

:-) Güzelmiş Misiz Vildan Abla. Çikolata candır canandır. Hiç yiyenle yemeyen bir olur mu adlı manimi yazmak istedim bu vesileyle. :-)
Çikolata paylaşmaktan pek hazzetmeyenler grubunun bir mensubu olarak (tıpkı senin gibi), bizi ancak biz anlarız. Dolayısıyla annelik müessesesi bile vız gelir tırıs gider çikonun yanında.
Ben de eften püften mesele çok yazarım sık sık. Daha bugün 2 adet yeni Doraemon buldum misal. En kısa sürede ekleyeceğim. Sonra aburcuburlarla ilgili bi meselem var. Onu da paylaşmak isterim seninle. Bakalım hak verecek misin bana? :-)
Geç yazdığım için kusra kalma abla. Pazar günleri internetten mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyorum da...
Bu arada oğluna da başarılar. Bol çikolata zihin açar demiş atalarım :-D

Hayal Kahvem dedi ki...

Eyvallah sağol ninJa:) Tüm merakımla bekliyorum eften püften konulu yazılarını:))

Boş işler bunlar...