Saat 17.53 evden çıkıp 18 numaralı San Martino-Sampierdarena otobüsüne binmişim. Saat 18.57. Yaklaşık bir saatlik otobüs yolculuğunun ardından konser alanındayım. Hafiften yağmur başlamış.Mekan Vaillant Palace; kapalı spor salonu kıvamında bir alan. Kapı henüz açılmamış;üç dakikası var. Bayağı bir genç yığılmış kapıya.Yavaşça süzülüyorum aralarına.Zira bu kadar genci bir arada ilk görüşüm Genova'da. Saat 19.00 kapı açıldı. Sağlı sollu kafaları kel iki izbandut önce bariyerlerin orda durdurdular. 10'ar kişi 10'ar kişi içeri alıyorlar. Tam sıra bana geldi hop! durduk. İzbandut, az ilerde kapının ağzındakine bağırıyor "tamam mı? göndereyim mi?" diye. Sıra bende. İşte geçtim.Kapı ağzındayım. İzbandutlar dörde çıktı. Bilet koçanını attıkları kutunun her iki yanında iki tane.Katlanarak çoğalıyorlar. Koçanım artık kutusunda.İçerdeyim. İçecek standları sağ tarafta.İlerledim. Elime, iki kız "MTVMobile" ilanı sıkıştırıyor,"sadece bluetooth ile" diyorlar. "Okay,grazie" diyorum. Sola dönüp ilerlemeye devam ediyorum. Standlar artıyor.Bu sefer grubun cd'leri,tişörtleri vs. var. Sağa döndüm, ana mekana girdim.Yine iki kız aynı MTVMobile ilanını vermek üzere yaklaşırken "Sağolun aldım" diyorum. Salon dikdörtgen. Sahne tam karşımda.Önünde şimdiden birikmeye başlamış çömez gençlik. Sahnenin önü çok açık.Hemen karşısında tribünler. Şöyle bir kafamı çevirdim.Her iki yanda, üst kotta 2 tribün daha var. Sahneyi çaprazdan ve kimsenin kafa kol müdahalesi olmadan yukardan görmek hep iyi sonuç verir diyorum kendi kendime. Üstte çıkmalıyım. Sola yöneliyorum.O da ne? üç izbandut geçişin orda durmuşlar.Benden önce yönelen iki kişiye burdan geçilmiyor gibisinde birşeyler söylüyorlar. Geri dönüyorum. Kuzey tribünü yazan yere yöneliyorum bu kez. Evet işte üstteyim.İyice sahneye yaklaşıyorum. Bayağı yaklaştım. Hmm burası iyi oturuyorum. Oturak çok dar.Koca k*çlılar için değil. Bacak koyma mesafesi daha fena. Kazık yutmuş gibi dik durmak zorundayım. Biraz rahatsız oldum ama fena değil. Saat 19.22. Konserin başlamasına maalesef daha çok var. Ama bekliyorum. İnsanları seyretmekten başka yapacak birşey yok.Keşke yiyecek birşeyler alsaydım. Almadım. Pişmanım. Aç değilim ama beklemek acıktırır. Sahne önü yavaş yavaş doluyor. Bir gelen, yerine mimleniyor. Öndeki bariyeler çoktan kollarla sarılmış. Yukarda yalnız değilim.Yaşı geçkinlerin çoğu benim gibi üste çıkıyor.Mutluyum. yanım doldu.Şişko biri oturdu.Önüm doldu. İri biri daha oturdu. Üstte herkes oturuyor. Sahne önü kaynıyor.Kafalarına ışıklı boynuz misali tüy takan kızlar kikirdiyor. En önden biri çöp torbasının içinden kağıttan yaptıkları ponponları çıkarıp arkalara doğru atıyor. Çığlıklar, gülüşmeler. Sahnede kontroller devam ediyor. Adam gitarları cızırdatıyor. Sahne arkası gayet net. Son kontroller. Kalabalık kızışıyor. Olamaz! Yukardan zincirlerle sarkıttıkları ışıkları aşağı indirmeye başlıyorlar.Biraz daha indirirlerse sahneyi görmek zorlaşacak. "Hayırrrrrrrr" sesleri ufak ufak çıkmaya başlıyor sağdan soldan.Dur bir dakika! Bunlar yıllar önce kendimi bu mesleğe adayacığımı söylediğim "ışıkçı" koltukları.Çok heyecanlandım. Müthiş bir iş. Önce aşağıdaki kolonların üstüne hoop.İşte böyle.Sonra koltuğa hoop. Kemerini bağla.Evet tamam.Sağlı sollu herkes yerleşti mi? Sağ sol üç kişiden, altı kişi kirişteki yerlerine yerleştiler. Haydi çek yukarı. Yükseliyorlar alkış sesleriyle. Sahnenin sol tarafındaki spota yerleşen, pantolon cebinden fotoğraf makinesi çıkarıp seyircilerin fotoğraflarını çekiyor. Yükseklik ölçümü yapan şerit metreler yukardan boşluğa bırakılıyor. Tok! A! İzbandutlar çoğalmış. Oturduğum setin hemen altı ana üsleri. Çok artiz kılıklı bir tanesi "hazır mısınız" gibi birşeyler mırıldanıyor diğer ikisine. Çeşitli yönlere dağılmaya başlayor her biri. Sahne önüne en irisi. Yanda duranlardan biri öndeki kızlarla muhabbeti kurmuş hemen. Gülüşüyorlar. Kalabalık daha da çoşuyor. Kağıt ponponları sallayıp"vai vai vai" diye bağırıyorlar. İşte fotoğrafçılar.Biri benim tribüne çıktı. Tek ayak ve Canon. Hmm dur bakalım gidiyor. Sahne önünde iki fotoğrafçı ponponları çekiyor. Yukarda işler tıkırında. Saat 21.37.Işıklar söndü.Çığlıklar yükseldi. Sahne önüne çekilmiş perdeye görüntüler yansımaya başladı ve müzik.Ve Giuliano uçuyor. Perde önünde gölgeler oynaşıyor. Perde önünden de perde arasından da görebiliyorum. Perde açılıyor.Sahne öne itiliyor. Gitarlar patladı. Kalabalık patladı. Ben yukarı bakıyorum. Giuliano kadınlar arasında yayılan, seyis modası olarak adlandırdığım, paça üstüne çizme çekme olayına girmiş.Neden? Üstünde siyah yarasa misali acayip bir örtü var.Herkes siyah-füme. Gözüm doydu. Gitarist haddinden fazla oynak.Yine yukarı bakıyorum. Neden? Sol üstteki spotçunun işi zor. Çünkü gitarist'i spotlamak zorunda ve oynak gitarist yerinde durmak bilmiyor. Diğer iki spotçu rahat; Arkadaki gruba-klavye-davul-sampler-odaklanmışlar.Sabitler. Herkes coştu. Perde yeniden iniyor.Yine doğadan görüntüler;doğum,ölüm,kan,bitki...Perde kalktı. Devam. Herkes eşlik ediyor. Sempatik çocuk Giuliano.Aralarda "Genova,süpersin" kelli kelamlar ediyor. Sahne bir ara duruldu. Işıklar karardı.Giuliano,Jeff Buckley'den "Lillac Wine"ı söylüyor.Kalabalık tepkisiz. Konserin en tepkisiz anı. Şarkı bitiyor.Kalabalıktan "biz ne dinledik" alkışı. Aferin Giuliano.Ben takdir ettim o yeter. Bir ara çok alakasız bir şarkı seslendirdi gibi geldi. Neyse geçtim.Konser bitti.Yok bitmedi.Geri geldiler.Üç şarkı daha."hoşçakal "Genova".Konser bitti.Yok bitmedi.Yine geldiler.Bu sefer iki şarkı daha. "Hoşçakal Genova". Yanıldın.Yine bitmedi.Yine geldiler. Bir şarkı daha. İşte bu sefer gerçekten "Hoşçakal Genova". Benim için "Merhaba Genova".Bu bana yaptığın en iyi şeydi. Işıklar yandı. Yukarı bakıyorum. Aşağı inmeyi bekleyen altı kişi. Ama ben bekleyemem.Son otobüsü kaçırmamam gerek. Sağa yöneliyorum.Sağol izbandut.Karşıdaki kapıyı açıyor.Kalabalıktan en çabuk sıyrılan benim. Yağmur durmuş. Sarı ışıklar altında Genova. Az önceki gürültüye nazaran sakin,sessiz. Saate bakıyorum 23.53.
3 yorum:
Efenim bu arada Giuliano solist oluyor.Giuliano'nun sesi almış başını gitmiş. İtalya'da şu aralar çok meşhur bir grup bu Negramaro. İlk albümden itibaren izleyecek olursanız hakettiklerini görebilirsiniz. Yalnız konserdeki Nuvole e lenzuola yorumunu hiç beğenmedim.İnsan iki cayır cayır gitar bekliyor bu şarkıda ama çok alakasız bir şey yapmışlar.Neyse....
Canım yeni albümlerini nerden indiriyorsun?? Laymveyır'dan değil herhald??? Merak içindeyim..
yeni albüm dediğin?Sana veriş olmam lazım.La finestra yeni albüm.Bir de konser albümü çıkardılar sanırım ama o yok ben de.Teesüf ederim ne laymveyır'ı falan bizzat torrent kullanıyorum ben:) Bu arada iyi hatırlattın burda cd fiyatları çok pahalı.Onu da bir yazayım bi ara...
Yorum Gönder