30.1.09

HOR GÖRME N'OLUR İÇİNE SOK SENİN DE OLUR! / ONE ARMED BOXER

1960’lar ve 70'ler, Jimmy Wang Yu için verimli yıllara benzer. Yarattığı Tek Kollu efsanesi ile ardı ardına çevirdiği filmler her vizyona girdiğinde olay oluyor, ortalık tek kolunu kesen gençlerle doluyordu (bir yazı nasıl çarpıtılır görünüz). Daha önce The Master of Flying Guillotine vs. One armed Boxer’la açılışı yapıp bloguma aldığım bu efsaneyi, film sonrası tek kolunuzu kesmeyeceğinize söz verirseniz “aile boyu” formatındaki blogumda devam ettirmek istiyorum. Madem sondan başlamış idik başa doğru gidelim. Herşeyin bir kuşla başladığı One Armed Boxer’ı hep beraber seyredelim.
Kuş deyince sanki konuya ortadan girmiş gibi oldum ama alakası yok. Vallahi cinsinin nadir olduğu bu kuşla başlıyor herşey. Tavernada gündüz vakti takılırken, iki okulun öğrencileri bu kuş yüzünden birbirlerine girerler. Haksızlık yapan “Hook”(!) çetesini güzelce bir benzeten, henüz tek kolu yerli yerinde duran Ching Te okuluna mensup Tien Lung, nam-ı diğer Jimmy Wang Yu, kung fu’nun dalaşma aracı olmadığını bilmekte ama haksızlığa gelememektdir. Bu yiğit genç, akşam olup evli evine köylü köyüne döndüğü vakit, okuluna dönüp arkadaşlarının tüm suçunu üzerine alarak (Saftirik işte) ustasından okulun adını kavgaya karıştırdığı için özür diler. Yüce gönüllü Usta, Tien Lung’u falakaya yatırıp kıçına 3 şaplak cezası verdikten sonra affeder (Şiddete gel!). Herşey yoluna girmiş gibi gözükmektedir ama rakip okul “Hook” çetesinin ustası, öğrencileri tarafından kandırılıp herşeyi başlatanın Ching Te okulu olduğunu düşünmeye sevk edilir. Halbusu ne alakası var? Onuru parça pinçik edilen Usta, siz misiniz benim okulumu küçük düşüren deyü deyü Ching Te okulunu basar. Bu ana dikkat! Zira bir filmin ta en başında, önce öğrencilerini harcamayı adet edinen ustalar dolayısıyla iki okulun ustasının, dövüş ettiği nadiren görülen birşeydir. Ching Te okulunun iyilik timsali hocası ayıptır söylemesi, diğer hocayı pataklar. Aman Allah! Hook çetesinin hocası durur mu hiç, onur monur kalmadı öğrencilerinin önünde. “İntikamım pis olacak hülayn” diye bağırarak orayı terk eder. Paranın gözü çıksın sayın seyirci! Niye dersen kendin gör; bu herif bastırdı parayı, Şangay’ın “top fighter”larını topladı evine intikamını aldırmak için. Hep birlikte önden arkaya sayalım. Ayrıca ikinci film The Master of Flying Guillotine vs One Armed Boxer’da nerden çıktığını anlayamadığımız tiplerin aslında nerden çıktığını da anlayacağız. İki adet Taylandlı. Ayaklarında çarık var ama dövüşürken çıkarıyorlar. Benim gıcık olduğum zurna sesi vardı ya, bu filmde daha az rahatsız edici boyutlarda. Ayrıyeten dövüşçüler, ikinci filmdeki uyuza nazaran daha efendiler. İşte hintlimiz de yerli yerinde. Bunun kolları uzamıyor ama amuda kalkıp başdöndürücü bir hızla yürümek gibi bir yetisi var ki şimdiye kadar gördüğüm en dandik numara buydu. İşte bir tekvando üstadı, bir judo üstadı ve değme kabuslara taş çıkartacak görüntüsü ile Okinawa’dan geldiği söylenen, ama film boyunca hiç “japon” kelimesinin geçmediği bir dövüşçü. Annemin çok sevdiğim deyişiyle “Ha çirkin şey” olarak tanımlayabileceğimiz vampir dişli(!) bu insan azmanı, kaş ve saçlarının gürlüğüne bakılacak olursa resmen japondur. Ayrıyeten filmde Tek Kollu’dan sonra gelen en önemli unsurdur. Aman ha! Ona göre! Hepsini saydık mı dövüşçülerin? Bi saniye bakıyorum... Ah! İki Tibet’li lamayı unuttuk. Ki hatırlarsanız ikinci filmin ortaya çıkışını sağlayan unsuru bu iki lamaya borçluyuz. Saydığımız “top fighter”lar parada anlaştıktan sonra başta size anlatma gereği duymadığım Ching Te okulunun sahip olduğu fabrikayı basarlar. İşte Tek Kollu’nun tek kollu kalış hikayesi. Yürekleri dağlayan bir hüzün hikayesi. Fazla duygulanırsam n’olur beni affediniz. Önce adil bir müsabaka olarak başlayan karşılıklı dövüşlerde hep top fighter’lar hep tapfaytırlar galip çıkınca bizim Tien Lung öne atılır. Japonun öğrencilerinden birinin kolunu kırarak ilk galibiyeti Ching Te’lere kazandırmışken, vampir bozması japon (abi hayranınım) ortaya atılıp tek hamlede (artık ne biçim vurduysa öküz çok afedersiniz) Tien Lung’nun sağ kolunu kopararak Tek Kollu şanını ona armağan eder. Dur! Lamaları atladık ama hiç atlanacak gibi değil! Bu lamalardan biri, sen şehir hatları vapurundan yürüttüğü can yeleğini al, elbisenin içine gizle. Sonra da yeri geldiğinde şişir babam şişir. Darbe geçirmez can yeleğinin arada bir bozuk çıktığını da lamanın sinirlendiği an şişmeye başladığı zaman farkettim doğrusu. Ama çaktırmıyorum. Bi de taylandlılar dövüşmeden önce geleneksel danslarını zurna eşliğinde icra ederken bizim Tek kollu olmadan önceki Tien Lung’nun hocasına dönüp “hocam ben çok korktum. Bu ne allaasen”demesi var ki, hocanın “Bilmiyorum evladım, ben de anlamadım ki” demesi de hoştur (Tamam biraz kıvırmış olabilirim). Valla işte Tien Lung’un malum kaderinin ardından okulda kimse kalmamacasına herkesi temizleyen tapfaytırlar olay mahallinden uzaklaşırken, hayatta bir tek bizimkini bırakmışlardır ki bu da yaptıkları en büyük hatadır elbette. Hmm... Bir sayfam dolmak üzere... Gene abarttım biraz. Bu noktada ben de, baba-torun tarafından bulunup iyileştirilmesi olayını, film gibi değil de fotoğraf kareleri göstererek anlatan film gibi yapıp, az önce okuduğunuz gibi olayı anlatmış olayım (Ne biçim cümle kuruyorum be! Ben bile anlamıyorum sonra yeminle...). Burda bizi ikinci filme bağlayan bir sahne de görürüz; Tien Lung tıpkı ikinci filmde uçan giyotin ustasını nasıl haklaması gerektiğini dere kenarında bulduysa burda da aynen “bu herifin kafası su şarıl şarıl akarken çalışıyor zaar” dedirten bir hisle dere kenarında torunla birlikte otururken intikamını nasıl alacağını keşfeder (En azından ben öyle hissettim). Fantastiko unsurunu abartmadan yeteri miktarda kullanan film Tek Kollu’ya baba tarafından akupunktur öğrettikten hemen sonra, diğer kolunu riske atarak ölümcül bir darbe nesnesine çevirmek adına elini ateşlere sokup sokup tüm sinirlerini öldürmesine vesile olur. Tarkan’ın lavlara mavlara girme sahnesi gibi birşey yani. Yandığı andan itibaren filmin sonun kadar kapkara kalacak (!) bu el ne kıymetlidir yarabbi. Artık vurduğu şeyi onbin parçaya ayıran bu güzide elin sahibi Tek Kollu (insan mısın abi sen?) intikamını gönül rahatlığıyla almak için yola koyulur. Sadece elini şey etti sanırsanız aldanırsınız.







(Tek Kollu ve Kara Yumruğu )



Hangi aralık yaptı bilmiyorum ama adamın tüm ‘vücüdü’ fit oluvermiş haberimiz yok. Sırayla
düşmanlarını haklamaya başladığı esnada bir, tabuttan dirilircesine ellerini kullanmadan yerden hortlama sahnesi var, bir, tek parmak zeni gösterip -ki dünyada bu işi yapan sayılı usta var. Hatta artık yok bile olabilir-hem var hem yok. Zira son usta 89’da ölmüş diye biliyorum. Ama neyşınıl belgeseli yalancısıyım ben- adı üstünde tek parmak üstüne amuda kalkıp gidişi var ki ne siz sorun ne ben söyleyeyim.

Abi çekiyon mu? Duramıcam abi daha fazla...Çiiizz..(Tek Parmak Zeni)

Bu arada Toro’nun Tarkan Viking Kanı’nda Çinliler için dile getirdiği gibi “Siz kalabalık milletsiniz. Bir eksik, bir fazla. Birşey farketmez” der gibi herkesi haklayışı, kung fu biliyorum diyerek bizi bol bol keklemesine rağmen takdire şayan , ne yalan söyleyeyim. Filmin tüyosunu veriyorum hazırsanız; eğer şişebilen bir lamayı haklamak istiyorsanız göğsünün iki parmak altından, siz de iki parmağınızla saldırın ki can yeleği patlasın ve uçarak ortamdan uzaklaşsın.

(Ay şişirdiniz beni valla carcarcar!)

Püf noktamıza da verdikten sonra asıl kavgamıza, japona gelelim. Tek Kollu’nun kara yumruğunu sıka sıka, eciş bücüş birşeyler yaparak havayı sıkıştıran Japonun sağ koluna bir darbe indirmişliği var bende göz yaşları sel... Bu dünyaya iki tek kol fazla diyen biri varmışçasına inen darbeyle kolu kopan japon oracıkta ölürken, Tien Lung, başı dik, gönlünü ak bir vaziyette, boş gömlek kolluğunu sallaya sallaya, süper bir müzik eşliğinde ortamdan uzaklaşır.
Tek Kollu efsanesinin başladığı 1967- One Armed Swordman ‘den, 1969- The Return of the One Armed Swordman, 1976-One Armed Swordman vs. 9 killers, 1971-One Armed Boxer, 1975-The Master of Flying Guillotine vs One Armed Boxer’a gelene kadar Jimmy Wang Yu, jönden halk çocuğu ile öğreten adam karışımı bir karaktere geçmiş gözüküyor. Hafif western müziklerini çağrıştıran ambiyans müziği eşliğinde, küçük fantastiko öğelerini aperatif olarak alabilir, bu arada her zamanki hayır dualarınızı da edebilirsiniz. Unutmayınız ki bugün gülüp geçtiğiniz bu filmler, birgün gelir Devede oynatıcınızın içinde dönmek suretiyle evlerinize konuk olabilir, işte şu an içinde bulunduğunuz gafleti çok pis şekilde size geri döndürerek intikamımı her an alma tehlikesini de içinde barındırabilir.







(Nülya, göremiyorum. Göremiyorum Nülya! )



Jimmy Wang Yu ve Tek Kollu efsanesinin asıl başlangıç filmi olan One Armed Swordman ile ilgili daha güzel bir yazıyı rahmetli Metin Demirhan'ın blogundaki bu adresten okuyabilirsiniz. http://fantastiksinema.blogspot.com/2007/06/yilan-ve-akrep-teknii-kung-fu.html
.....................................................................
Birkaç gün yokum. Gözünüz aydın. İki favori Arnıld filmimden biri olan Terminatör’de mevzu bahis Termi’nin dediği gibi “Geri dönücem” der, yalnız, öğrenme sürecinde abime müthiş acılar çektirdiğim araba sürme meselesini hala kıvıramadığımdan, tırlan falan dönmeyeceğim konusunda da içinizi rahatlatırım. Benden selam olsun Anadolu’ya (kamyon şoförü gözlüklerimi taktım tabi o ayrı)...

1 yorum:

Tuğba dedi ki...

Sevgili okuyucu, yazıdaki imla hataları için özür diliyorum. Zira microsoft word'üm türkçe olmadığından gayrı otomatik düzeltmeyi de kullanamıyorum. Bana düzeltmekten gına geldi. Bilirim ki senin türkçen zaten iyidir. Bi gözünü kapayı ver. Artık o kadar nazım da geçsin yahu!:)

Boş işler bunlar...